Daha önce Halife Ömer'in mumundan söz etmiştik, kim nasıl anladı bilmiyorum...Umarım anlamak isteyenler anlamıştır, ders çıkarmak isteyenler çıkarmıştır...Aslında günümüzde çok insanın işine gelecek şeyler değil O aziz insanın yaptığı işler...Ömer o, geceleri yoksulların evlerine sırtında un taşıyan, yiyecek taşıyan, ve bundan kendini sorumlu tutan...
Keşke kendileri Müslümanlardan sayan günümüz idarecileri Halife Ömer'i tanımaya çalışsalardı, onu örnek alma gibi gayretleri olsaydı keşke...Ömer yürekli insanlar olabilseydi günümüzde keşke... Ama maalesef artık o soylu düşünce kalmadı yetkili insanlarda... Meşhur deyimde ifade edilen şekliyle "Devletin malı deniz, yemeyen d......z" anlayışı hakim şimdilerde çoğu idarecide...Ne kötü bir anlayış aslında, ne kötü bir söz söylenen söz...
Ama ne edelim ki, kimi gerçekleri bu ülkenin...Her yerde bir yağma anlayışı hakim...Rüşvet ve kayırma, kendi çıkarını bilme "bir ibadet" kadar kutsal sayılıyor kimilerinin yanında... Umduğumuz, ve beklediğimiz gibi olmuyor, olması gerekenler...Önce çok fazla israf yapılarak, saçma bir gösteriş budalalığı sergileniyor, kimsenin umurunda olmuyor o paraların nereden, nasıl geldiği...O harcanan paraların, bu yoksul halkın parası olduğu "çoğu makam sahibinin" umurunda olmuyor...
Çok acımasız, çok zalimce bir düşünce bu...Çünkü bu ülke insanın yarısı evsiz barınaksız yaşıyor kendi ülkesine...Yarısı işsiz güçsüz, açlık ve sefalet içinde yaşıyor...Evine ekmek götüremediği için utancından sokaklarda sabahlayan babaların var olduğu bu ülke burası, kimileri bilmek görmek istemese de...
Çünkü helal ve hara kavramının bir değeri kalmadı günümüzde, herkes kendi belirliyor neyin haram, neyin helal olduğunu... Ve kimse, "kendine sormuyor" ben bu aldığım parayı,aldığım bu maaşı hak ediyor muyum, diye... Aslında "çoklarının yanında" lafta kalıyor hak, hukuk...Ve şehir ülke insanlarının çektiği sıkıntı umurlarında olmuyor, oluyor gibi yapıyorlar sadece...
Ömer ile ne alakası var bu yazılanların mı, diyorsunuz...Var elbette, o Ömer ki halifeliği döneminde ki, kıtlık günlerinde "ahalinin yiyemediği hiçbir yiyeceği yemeyen, çok sevdiği bal şerbetini üç sene "yani kıtlık günleri bitene kadar" ağzına koymayan, içmeyen insandır...
O, Ömer’dir geceleri yoksulların evlerine giden, ve yiyecekleri olmayanlara yiyecek, ve un taşıyan...Akif nasıl güzel anlatır "koca karı Ömer hikayesini" kendince...
Ne der yaşlı kadın... Benim aç kaldığımı bilmeyecekse neden halife olmuştur? Ve Halife olarak Şama gidişi... Kölesi Eslem ile nöbetleşe binerler deveye... Çünkü başka binek yoktur... Ama Şam’a girişte deveye binme sırası Esleme gelir... Binmek istemese de zorla kölenin binmesini sağlar... Şam’a öyle girer Halife Ömer... Kölesi deveye binmiş, kendi deveyi çekiyor...
Elbette o günleri bu güne taşıyın demiyoruz kimseye...Ama adaletli olun, ama insaflı olun, ama ahalinin hakkını hukukunu koruyun...Devletin parasını kendi paranız bilmeyin...Haksız kazanç elde etmeyin...Hesap günün var olduğunu unutmayın...
Ve ölümün "ne zaman geleceğini" bilmediğinizi de... Allah'tan korkun... Kimlere dediğimiz belli, sözü daha uzun etmeye gerek yok... Hayır ve iyilik içinde kalın...Unutmayın bu dünyanın kimseye kalmadığını...