Bilmem bu sorunun cevabını mutlak merak eden var mı aranızda? Ama ben hiç merak etmiyorum dersem “sen duyarsız adamsın” diyecek biri çıkar mı bilmem, ama biliyorum ki, benim görevim değil kıyametin kopacağı zamanı bilmek.
Hem bize ne, ya da insanlara ne, kıyamet ne zaman koparsa kopsun, yer yüzünde hiçbir şeye sözü geçmeyen biz insanın, kıyametin kopacağı zamanı ve saati bilmek gibi bir görevi mi var? Kıyametin de Rabbi olan Rabbimiz bu konuda bize bir yük yüklemiş mi? Hayır ne kitabımız Kur’an da, nede başka kutsal metinler de, nede sevgilimiz Hz. Muhammed’in (SAV) sözlerinde, böyle bir görevle hükümlü olmuş değiliz. Yani yer yüzünde hiçbir insan, hiçbir inanmış adam, kıyametin kopacağı zamanı ve kıyamet saatini bilmek durumunda değil,ve bu bizim kulluk görevimizin içine girmiyor.
İnsanlara insanlığa, Müslümanlara ya da Müslüman’a düşen şey, kıyametin kopmasını çabuklaştıracak işlerden, günahlardan uzak durmak, ve kendini tanrı yerine koymaktan, ve bu tür işlerin olmaması için, yer yüzüne şeytanın sözünün hakim olmaması için,zalimlerin hakim olmaması için elinden gelen gayreti ve çabayı göstermektir.
Her ne kadar Rabbimiz Kıyametin kopacağı zaman ve saat konusunda hem bize, hem de elçisi Hz. Muhammed’e (SAV), bu konuda bilgi vermemişse de, aziz elçi kendine sorulan bir çok soru karşısında kıyametin alametleri konusunda bir kitap dolusu bilgiyle bizi uyarmıştır.
Yani şunlar şunlar kıyamet alametidir demiştir, yapacağınız şunlar kıyamet alametidir, yapacağınız şu evler kıyamet alametidir, giyeceğiniz şu elbiseler kıyamet alemetidr, şu sözler kıyamet alametidir buyurmuştur. Hatta şu camiler, şu hocalar şu bilginler şu hafızların hali, şu Kur’an okuyucuların durumu kıyamet alametidir diye bizi uyardığını biliyoruz. Ve şimdi o uyarıldığımız kıyamet alametleri en açık haliyle büyük bir gerçek olarak karşımızda duruyor, ve ne yazık ümmet bu gerçekleri umursamamakta direniyor.
Ama ifade ettiğim gibi bizim hiçte görevimiz değil kıyametin ne zaman kopacağı, ve Rabbimiz bu konuda elçisine bile bir bilgi vermemiş, sadece onu kırmamak adına şöyle şöyle demiş, sana kıyametten sorarlarsa şöyle de diye uyarmıştır. Bundan dolayı da Aziz Elçi kendisine kıyamet konusunda soru soran sahabeye, bu konuda net bilgisinin olmadığını söylemiştir, ve ancak sadece dünyanın kalan yaşının geçmiş yaşından daha az olduğunu ifade etmiştir.
Ve yazdığım gibi bazı kıyametin alametlerinden söz etmiştir. Ve açıkça ifade edeyim aziz elçinin bize söylediği bu kıyamet alametleri, bugün her yanımızı kaplamıştır doldurmuştur, dağ taş kıyamet alameti, kıyamet alameti ile dolu sokaklar, ve kentlerin bunca gürültüsü kıyamet alameti. Bakın sağınıza solunuza, gördüğünüz şahit olduğunuz ama Rabbimizin onaylamadığı her şey bir kıyamet alametidir.
Yani inşasında İslam olmayan her şeyin varlığı bir kıyamet alametidir. Evlerimizin mimarisinden tutun, giydiğiniz elbisenin şeklinden, evlerimize doldurduğumuz eşyanın çokluğundan, başınıza taktığınız baş örtüsünün duruşundan, hayat ile olan bağınızdan, İslam ile olan irtibatınızdan, kitapla olan dostluğunuzdan tutun da,harcadığınız paranın,harcadığınız zamanın en çok neler uğruna olduğu nispetinde kıyamet alameti ile dolu artık kentler.
Ve bana kalırsa, kimse farkında olmuyor gibi davransa da, kıyametin ayak sesleri kulaklarımızı sağır ediyor. Ve şimdi insanlık bir yok oluşun eşiğin de, ve bana göre en çok ölen, kaybolan insan ve insanlık, ve insanı ayakta tutan değerler. Farkında mısınız biz toplum olarak,şehir ahalisi olarak,ümmetin bir ferdi olarak,insanlık ailesinin bir mensubu olarak birçok değerimiz kaybettik, ve bu kaybettiğimiz değerlerin yerine gelen ahlak dışı, insanlık dışı,sevgi ve merhametle alakası olmayan,beyaz sevdalarla büyük ve soylu davalarla alakası olmayan din dışı, İslam dışı yozlaşmış işler, pis hareketler,çamur olmuş ilişkiler,kirlenmiş sözler, toplumun çoğu tarafından kabul görür, ve el üstünde tutulur hale geldi,ve şimdi insanlık ailesi bir uçurumun en ucunda ha düştü,ha düşecek.
Rabbimizin nasıl bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoksa, kendimiz için veya başka insanlar için yapacağımız iyi işlere, hayırlı davranışlara da ihtiyacı yok, ve Rabbimizin bizden istediği her iyi davranış cemiyet hayatında kendimize lazım olacak davranışlardır. Yani biz bu yer yüzünde yalnızca kendimize iyi davranıyor, ve sadece kendimize iyilik yapıyoruz. Ve bunun karşılığını hem dünya da hem de öbür dünya da göreceğimizi yine bize sahibimiz söylüyor. Haydin yeniden iyilerden olmaya, onların yanında bulunmaya, ve yeniden Muhammed-i bir dünya ya dönmeye gayret edelim.
GELİN BU YALAMA SİSTEMİ YENİDEN MUHAMMED-İ BİR SİSTEME DÖNÜŞTÜRELİM.