Batının şeytanın kirli eliyle Müslüman toplumlarının bünyesinde rezil bir uygarlık putu yonttuğu günden beri, insanımız (haydi yazalım kızacak olanlar kızsın) geçmiş tarihlerde olduğu gibi, gelecekte de, kendisini yüceltecek kendisine kişilik kazandıracak, kendisini insan yapacak mümin kılacak.
Kendisini kul olma makamına yükseltecek, değerler sisteminden uzaklaşmakta,ve alçak batılıların,bat düşüncelilerin ve onların yerli uşaklarının,yüreği ve vicdanı satılmış tiplerin,iğrenç propagandalarının etkisiyle, kendi değerlerinin,yani kitabi değerlerin,ahlaki değerlerin,Muhammed’i değerlerin, yanından kaçmakta, ondan uzak kalmakta,uzak kalmak için her türlü yalan ve melanetin kucağına atılmakta,sevdasını kirletmekte, davasını ucuza satmakta, kalbini kirletmekte, ayetleri sırtını dönmekte, omuzlarında şeytanı gezdirmekte...
Yani bize ait olan, insana ait olması gereken, mümine ait olması gereken, Hz. Muhammed’i (sav) bir adamın elbise gibi üstüne giymesi gereken değerlerden kaçmak için, bin bir türlü bahaneler uydurmakta,ve kendini batılıların,zalimlerin,dünyayı sömürenlerin,köle tüccarlarının,din tüccarlarının,ahlaksızların görmek istediği gibi, gösterme çabası içinde olmaktadır kendini.
Ve İslam ahalisi ne zaman bu hastalığa tutuldu, ne zaman batı taklidi işler yapmaya koyuldu, onlar gibi yaşamaya onlar giyinmeye, onlar gibi yiyip içmeye, onlar gibi vicdandan muhasebesinden uzak olmaya, onlar gibi yalnız kendini düşünmeye başladı, onlar gibi yoksulları hor, fakirleri hiç görmeye başladı, ve ne zaman batılar gibi değersiz kıldı insanı, ve kardeşlik duygularını unuttu, unuttu “biz bir kardeşler topluluğuyuz,unuttu biz ümmetiz yer yüzünde,ve şahitleriz ayetlere,ve ayetlerin söylediklerine, unuttu bunları,bir daha iflah olmaz şekilde yara aldı her yerimiz.
Ve şimdi İslami olan her şeyimiz hüzün içinde, matemini bile tutmak aklımıza gelmiyor kaybettiğimiz değerlerimizin, mum ışığında yaşar gibi korku yüklü gözlerimiz, günah yüklü ellerimiz, dillerimiz cehalet yüklü, ve dünyaya ait bildiğimiz şeyler, bize ait olan değerleri kapının önünde,ya da sokağın bir yerinde, bankaların önünde, camilerin arka tarafında, ama mutlaka bırakıyoruz, ve işimize gelmiyor o değerlerin bizimle dolaşması.
İşte o değerlerin kıymetini bilmediğimiz günden beri, Muhammedi ahlakı terk ettiğimiz günden beri, kitabi duruştan uzaklaştığımız günden beri, nerde durmamız gerektiğini, neyin bizim için değerli olup neyin olmadığını unutarak, unutarak Rabbimizle yaptığımız ahitleri, Muhammedi hayatları unutarak, ve unutarak aslında her mutluluk İslam’da, kadınlarımıza karşı görevlerimizi unutarak, çocuklarımıza karşı vazifelerimizi unutarak,ve kendi ellerimizle onları cehenneme hazırlayarak,ne çok kötülük yaptığımızı kendimize, davamıza sevdamıza kitabımıza ne çok ihanet içinde olduğumuzu bilerek bilmeyerek unutarak, vardığımız yolun sonunda, ömrün sonunda, dünyanın çıkış kapısında son pişmanlıkların vahını yudumluyoruz, ve ahlar vahlar teselli etmeyecek ne acı.
Sahip olmamız gereken o değerleri kapının önünde, sokağın öbür başında tutmaya, ve evimizin içine girmesine, gönlümüze girmesine, ibadetlerimizin içine, dualarımızın içine, kalbimize girmesine, hatta kardeşler olarak aramıza girmesine bile izin vermedik sanki. İşte o gündür bu gündür yaman çelişki içinde yaşayıp gidiyoruz, yani yaşadığımızı sanıyoruz.
Oysa kendimize dönüp baktığımız zaman göreceğiz ki, hep konuşup durduğumuz, bir birimize anlatıp durduğumuz, hatta olmazsa olmazımız dediğimiz değerlerin çoktan bizleri bırakıp gittiğini ve bizim olan hiçbir şeyin bizimle kalmadığını, böyle yaşamanın da, kitabi olmadığını, mümin bir hayat olmadığını göreceğiz,eğer görmek istersek.
Ve mümin bir hayatı olmayan insan, kitabi bir duruşu olmayan insan, Muhammedi bir ahlakı olmayan bir insan, dünya yalnız kendinin sana insan, insana değer vermeyen,hele Müslüman kardeşlerine değer vermeyen bir insan,sevdasına davasına sahip çıkmayan insan,değerlerini her şeyden üstün tutmayan insan kişiliğini yitiren insandır,ve kişiliğini yitiren insanda dünyasında ahretini de, yitiren ve en kötüsü Rabbini kaybeden insandır. Rabbini kaybedende her şeyini kaybedendir.
YAĞMUR BULUTANA SADIK KALIRKEN, SADIK KALIRKEN KUŞLAR DALLARA,SEN SÖZÜNDE NEDEN SADIK DEĞİLSİN EY AZİZ İNSAN?