Kötülük hasusunda da aynı hassasiyeti göstermeli, günah olarak bildiğimiz her fenalıktan yılandan, akrepten kaçar gibi kaçılmalı. Çünkü önemsemediği herhangi bir kötülük Allah'ın gazabını celbedebilir. Büyüklerden Ebu Abdullah el Antaki söyle diyor: “İyiliğin ve kötülüğün bizatihi olarak küçük olup olmadığına bakma. Onu emredip yasaklayan Zat-ı Akdesin şanı ulûhiyet ile ve azameti kibriyasına bak ona göre hareket et.”
Bu mevzuda şu Hadis-i Şerif'te muhakkak nazar-ı itibarda bulundurmak gerekir. Buyuruyor ki Aleyhisselatu Vesselam: “Kişi bir söz söyler, o sözü unutur gider. Hâlbuki Allah Celle ve Âla o söz sebebiyle ruz-i mahşere kadar o kuluna gazap eder. Yine kul bir söz söyler, o sözü unutur gider. Hâlbuki Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri o söz sebebiyle ilâ yevmil kıyam o kulundan hoşnut olur. Ona rıza nazarı ile bakar.
Sonra unutulmamalı ki küçük günahlar zamanla büyür. Damla iken göl olup, deniz olup sahibini boğabilir. Sinek iken gitgide yılan olup, akrep olup kişinin manevi hayatını zehirleyebilir. Ahiretini karartabilir. Mesela acıkmadan yemek ve doyduktan sonra yemeye devam etmek, israf kapsamına girdiğinden kaynaklarda küçük günahlardan bir günah olarak kaydedilmiştir.
Eğer önem vermeden buna devam edecek olursak sırf bu yanlış gidişatımız yüzünden manevi hayatımız ve ahiret hayatımız risk altına girebilir. Onun için şöyle buyrulmuştur: “Tövbe ve istiğfarla birlikte büyük günah yoktur. Devam ve ısrarla beraber küçük günah yoktur.” Yani büyük günahlar, tövbe edildiğinde, terk edilip Allah'tan özür dilendiğinde büyük olmaktan çıkıp sahibine zarar verme noktasında küçük günah hükmüne dönüşür. Küçük günahlar dahi devam edildiği takdirde, damlaya damlaya göl olur hesabı, küçük olmaktan çıkıp büyük günah gibi sahibine zarar verecek boyutta ulaşabilir.
Bu arada Risale'i Nur'da geçen şu uyarıyı daima hatırda hazır bulundurmak gerektiğini de unutmamalı her günahta küfre giden bir yol vardır. Selam ve dua ile