Kardeşim Yusuf. Yusuf kardeşim! Hani Rabbimiz Enfal yirmi de “Ey iman edenler! “Allah’a, ve O’nun Resulüne itaat edin, işittiğiniz halde Ondan yüz çevirmeyin “yani yüzünüz” hep Allah’a dönük olsun” buyurur ya. Gel Yusuf buradan yola çıkarak soralım kendimize “evet soralım” soralım ki, yüzleşelim kendimizle. Kendimizle yüzleşirsek günahlarımızı görürüz, yanlışlarımızı hainliklerimizi görürüz. Yalanlarımızı görürüz. Bilir misin “ne çok yalan söyledik kendimize bile” ne çok yalanı kullandık başkaları bizi iyi adam sansın diye. Şimdi, biz Yusuf soralım kendimize “gerçekten” iman ettiğini söyledikten sonra “yüzü Allah’a dönük olan kullar mıyız, yeryüzünde? Yüzü Allah’a dönük kullar olarak mı yaşıyoruz yaşadığımız şehirlerde sahi? Yüzümüz Allah’a dönük olarak mı dolaşıyoruz sokaklarda? Yüzümüz Allah’a dönük olarak mı yapıyoruz yaptığımız işleri. Söyle be kardeşim? Söyle namazlarımızı kılarken yüzümüz Allah’a dönük olarak olarak mı duruyoruz? Yani Allah’ın bizi “her daim” görüp gözettiğini düşünerek mi yaşıyoruz? Eğe öyle ise “nedir bu yalanlar, neden bu kadar çok üzüyoruz bir birimizi, neden hafife alıyoruz kimi günahları sence? Mesela neden “uyduruk bahaneler bulduk” faize. Neden “en çok bankaları” sever hale geldik? Neden tefeciler rağbet görüyorlar Müslümanların arasında. Yoksa ben mi yanlış şeyler söylüyorum bütün bunlar yokta. Söyler misin Yusuf “ben mi” yanlış sözler ediyorum şimdi? Ne bileyim işte bu soruları soralım kendimize derim Yusuf. Kendimizi gözden geçirelim derim. Varsa yırtılmış yerlerimiz “sökülmüş yerlerimiz varsa” dökülmeye yüz tutmuş taraflarımız varsa, mesela gömleklerimiz hep önden yırtıksa “durup” yeniden onaralım, yeniden inşa edelim kendimizi derim. Kalbimizi yeniden yıkayalım,ellerimizi yeniden yıkayalım, ve yeniden “bir daha” yenileyelim imanımızı. Hani Rabbimiz “Ey iman edenler iman edin” der ya. Yeniden iman edelim nasıl iman edeceksek. Yeniden söz verelim Allah’a nasıl söz vereceksek. Yoksa Yusuf çok karanlıktayız şimdi yeryüzünde. Bu şehirlerde çok karanlıktayız. Biz duymasak istemesek bile “mazlumların, ezilmişlerin aç insanların” çığlığı her yerde. Bilirim kabul etmek çok zor Yusuf. Ama çok yıprandık be Yusuf, çok söküldü bir yerlerimiz, çok yıkıldı içimizde bir yerler. Beden binamız oturulmaz halde. Durup Onarmazsak, üstümüze yıkılacak altında kalacağız Yusuf. Eğer bunun farkında olmazsak, yıkılan yerlerimizi, dökülen yerlerimizi, kirlenen yerlerimizi “yeniden ele alıp” onarmazsak, yeniden yıkamazsak kirlenen yerlerimizi, günahlarımızı “boşaltmazsak” bir yerlere kaybedenlerden olacağız kardeşim Yusuf. Ellerimizi yeniden yıkamazsak, kalbimizi ve ayaklarımızı yeniden yıkamazsak “günahtan nuru gitmiş” yüzümüzü yeniden yıkamazsak “İslam pınarı ile” halimiz yaman perişan Yusuf. Ne bileyim nedense “bu gün bunu konuşayım dedim” seninle. Hani kardeşiz ya, hani Allah “bir birinize sahip çıkın der ya, ve Muhammet Mustafa hani “bir birinizi sevin” derya, bundan böyle yazdım be Yusuf. Bundan hatırlattım yıkılmışlığımızı, kirlendiğimizi bundan söyledim hoş gör beni. Bundan söyledim “bu günahlardan” kurtulmamız gerektiğini, gönül yurdumuzu yeniden temizlememiz gerektiğini. Aslında sen de bana söylemelisin. Sen de bana hatırlatmalısın “ne çok kirlendiğimizi” bu sistem de. Merhametimizin çok azaldığını söylemelisin mesela. Hayırlarımızın,ve iyiliklerimizin azaldığını söylemelisin. Kardeşliğimizin azaldığını söylemelisin. Azalmadı mı Yusuf “kardeşliğimiz” azalmadı mı sahi? Selamı azaltmadık mı? Sevmeyi azaltmadık mı? Söyler misin Yusuf? Söylemelisin? Allah rızasını için mi yapıyoruz yaptığımız hayır ve iyilikleri. Neyse Yusuf. Canımın acısından yazdım bunları. Denizlerde ölümlere yatan Suriyeli çocukların acısından yazdım. Sen nasıl anlarsan, nasıl yorumlarsan sözlerimi “kabulümdür” Yusuf. Seni seviyorum Yusuf. Unutma sen benim kardeşimsim, bundandır bütün nazım. SELAM OLSUN SANA.
Mehmet KAYA