Zalimler yer yüzünde, ne kadar kargaşa çıkarırlarsa çıkarsınlar, ne kadar savaş çıkarırlarsa çıkarsınlar, ne kadar kardeşi kardeşe kırdırırsa kırdırsınlar, ne kadar evlerimizi yurtlarımızı tarumar ederlerse etsinler, ve ne kadar insan öldürürlerse öldürsünler insanları, ve ne kadar “Tanrı biziz” diye dikerlerse diksinler çıplak putlarını, ne kadar çizerlerse çizsinler, ayetlerin üstünü, bir gün bu karanlık düzen yer yüzünde, bu zalim adamların önünde, ve bu kocaman yapılar arasında, Kapitaliz mezhebinin bu büyük, bu sahtekar, bu yalancı aldatmacası, ve kandırmaca oyunu arasında yeni, ve yeni baştan bir Kalem uygarlığı kurulacaktır. Yani yazının, yazmanın, ve yazarken besmele çekmenin, yazılan her şeyin Allah’ın adına olmanın bilmenin uygarlığı kurulacaktır.
Yazı uygarlığı dedimse, şimdi olduğu gibi şarlatanların söz sahibi, kalem sahibi olduğu, bir uygarlık değil elbette. Harflerin bile ayrı bir ışık verdiği, sözlerin insanı birliğe, kardeşliğe, sevgiye, sevdaya, kulluğa çağırdığı, ve içinde Kur’anın hükmünün olduğu bir kalem uygarlığı. Yoksa şimdi olduğu gibi, nasıl köşe olurum, bu insanları nasıl kandırırım, ve kendim nasıl bir seçkin insan olurum, ve nasıl o insanlardan ayrı bir yerde dururum, hesapları yapanların yaşadığı bir kalem uygarlığı hiç değil?
Öyle Mayaların dediği gibi kıyamet de yakında kopucu değildir. Bir kalem uygarlığı, bir yazı uygarlığı, bir Kur’an uygarlığı kurulmadan, ve yer yüzü bu uygarlığın güzelliğini yaşamadan, ve yıkılmadan, şeytanın, kapitalizmin zalim düzeni , kıyamet de kopmayacaktır.
Hepimizin bildiği gibi, kainatın var edilişinin tarihi milyon senelere dayanıyor, ve biz kıyamet konusunda bir şeyde biliyor değiliz. Bildiğimiz tek şey, Allahın elçisinin (SAV) kendine sorulan bir soru karşısında kıyametin kopmasının bilgisi Allah katında olduğu, ama kalan zamanın, geçen zamandan az olduğu şeklinde ki ifadeleri, bize gelen bilgiler bunlar. Ama biz kıyametin kopmasını dünyanın yok olması şeklinde anlıyorsak, hayır bu kıyametin kopması çok uzak. Ama kıyametin kopması insanlığın, ve değerlerinin yok olması ise, o zaten çoktan yok oldu.
Yani insan olmanın, insan kalmanın kıyameti çoktan koptu. Ondan biz kalem uygarlığı gelsin diye, insan olmanın bir mesuliyeti olsun diye feryat edip duruyoruz.
Allah’ın Aziz Peygamberi (SAV) yukarıda aktardığımız bu sözü daha dün söylemiş gibi bize. Evet dün, yani iki yıl önce, ya da, iki gün önce. Dünyanın geçmiş zamanına göre on beş asır zaman ne ki? Hem bize ne, kıyamet ne zaman kopacaksa, o zaman kopsun. Biz kendimizi kıyametin kopmasına mı, yoksa Rabbin huzuruna çıkmaya mı hazırlıyoruz?
Hem bu sözü, daha dün söylenmiş gibi, neden algılamak istemiyoruz. Bilene, ve anlayana, onu duyup, dinleyene daha dün, O Aziz Peygamber (SAV) aramızda idi, bu gün yine aramızda.
Onun bu aramızda olmasından, sözlerinin sıcaklığından, kendinin aramızda bulunmasından rahatsız olanlar varsa, bunun nedenini biliyor değilim. Bildiğim tek şey, onu bu hayatın içinden uzak tutarak, onu bizim sokağımızdan, evimizden, mahallemizden, uzak tutarak, hatta camimizden uzak tutarak, onun sözleri yerine kendi sözlerini, onun sıcaklığı yerine kendi sıcaklıklarını, onun varlığı yerine, kendi varlıklarını, onun emir ve tavsiyeleri yerine, kendi emir ve tavsiyelerini koymaya çalışanlar, elbette benim bu sözlerimi batıl, hatta kimisi müşrikçe bulacaktır. (Devam edecek...)