Aslında bu hep böyle olagelmiştir çağlar boyu. İnsan yeryüzüne gönderildiği günden beri "dünyaya ait" her şey, kendinin olsun istemiş ve bunun kavgasını vermiştir her zaman. Ve Allah kuluna "bunun doğru olmadığını bildirmek ve anlatmak adına" gönderdiği elçiler ile insanları uyarmıştır.
Ve bu uyarıların en başında söylenen "mülk Allah'ındır, ve sizler Allah'ın kullarısınız" ve bu mülk herkese yeter denmiş, ve insan hep uyarılmıştır. Ama insan, insan uyarılara dikkat etmemek için her şeyi yapandır işte. Evet insan "Allah'ı dinlemediği zamanlarda" hep zalimlerden olmuştur, hep bencil olmuş ve adaletsiz olmuştur. Hakkına razı olmamış, ve başkalarına ait şeylere göz diken olmuştur.
Dünya hep kendisinin olsun istemiştir, dağlar taşlar denizler kendisine ait olsun istemiştir gücü nispetinde. Buna güç yetirenler "istediği şeylere sahip olmak için" başka insanlara zulüm etmeye, başka insanlara haksızlık etmeye, hatta başka insanları öldürmeye devam etmiştir insan. Ve bunu yaparken kendini haklı çıkaracak sebepler ve nedenler bulmuştur, ne yazık.
Ne yaparsak yapalım "yeni dünyada yaşayan insanların çoğu" daha çok sevmeye başlamıştır dünyayı dünya nimetini, ve servet biriktirmeyi bir ibadet haline getirmiştir. Ne yazık, bu zalim anlayıştan dolayı "insan insana düşman olmuş, kardeş kardeşe düşman olmuş anne babaların canı acıtmışlardır kimi evlatlar.
Müminlerin vasıfları sayılırken "onlar akrabalarına iyilik ve yardım ederler" denirken, bugün akrabalar arasında ki düşmanlık çok kötü şekilde çoğalmaktadır. Ve insan en yakınlarının bile canını acıtmaktan çekinmeyen bir zalime dönüşmüştür günümüzde. Bazıları bunları görmek bilmek istemese de, gerçeği budur şimdi hayatın. Hınç ve öfke büyüten bir toplum olduk bir birimize karşı, kardeşlerimize annelerimize babalarımız karşı bile, yazık etti insan kendine. Kalbine yazık etti.
Oysa gök yüzünde güneş hepimize yettiği gibi "yeryüzünde toprak da, hepimize yeter" aslında. Yeter diyor mülkün sahibi olan Allah, ben kullarımın rızkına kefilim diyor ama "ama biz" bir birimizin rızkına el koyan, onları ellerinden alanlar olduk. Her şeyi iki böldük, ama iki taraf da benim olsun diyor insan. Bir şeytan ahlakı olan hıncını büyütür oldu insan, öteki insana karşı.
Ve ne yazık ki "bu konuda en hassas olması gereken Müslümanlar da" dünyalıklara ayak uydurur oldular, ve hatta daha ileri bile gittiler. Artık ne kardeşlik hesabı yapanlar var, ne "Allah ne der" diyenler. Varsa bile görünür değiller artık, keşke görünür olsalardı. Bundandır her şeyimiz talan edilmiş bir halde. Kutsallarımız talan edilmiş bir halde, dinimiz talan edilmiş halde. Ve hangi rüyaya yattığımız beli değil, belli değil neyin peşinden koşturur olduğumuz.
Öylesine teselli ediyoruz, kendimize iyi adamlardan iyi kadınlardanız diye. Oysa ruhu çekilmiş yaşadığımız şehirlerin. Evlerimizin ruhu çekilmiş. Farkında değilsek, bizde bir sorun vardır demektir.