Bundan dolayı bugün, yeryüzü, ve yaşadığımız şehirler, imar görüntüsünde yıkıntıya uğramış şehirlerdir. Ve en çok da insanın kendi ruhu, yıkıntıya, ve dumura uğramış, bozulmaya yüz tutmuştur. Kimse kırılıp darılmasın, bugün insanların ruhu kokmaktadır.
Ve bütün insanlık, yine insanların bozduğu, yakıp yıktığı, ve tarumar ettiği bu dünya da, bu şehirler de, bu ülkeler de, yaşama kavgası vermekte, yıkıntılar arasında kaybolup gitmeme, direnci göstermekte, ve geçmişten intikam alırcasına kendileri de kalan yeri yıkmaya çalışmaktadırlar.
Onun için ben yine, güç sahiplerine kızmadan, onlara öfkelenmeden, ve onlara beddua etmeden durmayacağım, size bu yazıyı yazarken. Kimse bana kızmadan, ve bana “ne diyor bu serseri” demeden, yaşadığı şehirlerin dağlarına baksın, denizlerine baksın. Hem dağlar, hem denizler, hem de şehirlerin en güzel yerleri bu kural tanımaz, bu Allahtan korkmaz adamlar tarafından istila ve işgal edilmişlerdir.
Hatta öyle ki, bunlar kendilerinden olan sisteme bile,fırıldaklık yaparak, onu bile kandırarak, çoğu ruhsatsız yapılarla işgal etmişlerdir bu yerleri.
Yoksulun gecekondusuna hava aldırmayan bu zalim sistem, ve sistemin uzantıları yerel yöneticiler, o güç sahibi işgalcileri hep saygıyla anmak zorunda kalmışlardır.
Bu yazı konu olarak, bunları yazmak için kaleme alınmamıştı aslında. Ama ne yapalım ki, hem bizim her yanımız yara, bere içinde durmadan kanıyor yaralarımız, hangisi saracağımızı bilemiyoruz. Hem de zalimlerin elinde olan bu sistemler, o kadar çok karanlık ki, hangisine mum yakacağımızı, hangisini aydınlatacağımızı, hangisine “git öte” diyeceğimizi bilemiyoruz.
Hem de çoğu okumadığı halde, yazılarımı uzun yazdığımı söyleyen insanların varlığı, beni darmadağın ediyor, sele kapılmış bir eşya gibi nerde duracağımızı, nasıl yazıp, nasıl size “bakta gör dostum” diyeceğimizi bilemiyoruz. Ve size söyleyeceklerimiz, yine yüreğimizde bir acı yumağı gibi yuvarlanıp kalıyor, ve ben hep bakakalıyorum yazdıklarımın arkasından. Ve söylenip duruyorum, sen çok noksan, ve ,çok eksiksin diye.
Onun için gelin yeniden bir kere daha düşünelim, bir kere daha kulak verelim bizi yoktan var eden Rabbimize, ve bir kere daha, hesaplaşalım kendimizle, zalimler neden bu kadar bizi ezip yok sayıyor, bizi adam yerine koymuyorlar diye. Ve bir kere daha, yeniden iman edelim bir olan Allah’a, ve ondan başka Allah olmadığına, güç sahibi olmadığına
Ve bilelim ki, Rabbimizin söylemesi ile yer yüzü bize Mescit kılındı, mescitlerimizi zalimlerin kirletmesine, onların işgal etmesine, yok etmesine, ve kendimizin de, izzetinin yok olmasına izin vermeyelim. Vermemek, için mücadele edelim, kıyam edelim, gelin birlik olalım yeniden, vahye kulak verip ona tabi olalım. Ne dersiniz, var mısınız?
–İŞTE BEN, ELLERİMİ KAN TAZELİĞİNDE UZATIYORUM SANA. VE ADINI, ADIMIN YANINA, YAZMAK İSTİYORUM. KARDEŞ OLMAK İSTEYEN BERİ GELSİN—