Her yol, yol değildir, her yolun sunu selamet ve aydınlık da değildir. Her yol Allah'a çıkmaz. Ve sonu Allah'a çıkmayan yollarda yürümek, karanlıkta yürümektir sadece. Karanlık "ne çok" kötü bir renktir. Karanlık cehennemin öteki adıdır. Ve karanlıkta kalmak fena bir zulümdür insan için.
Sözümüz kardeşim, sözümüz derdi olan insanlara, sözümüz "ben Müslümanlardanım" diyenlere nerede, hangi şehirde yaşıyor olursa olsun, sözümüz insan adına derdi olanlara. Sözümüz kardeşlikten söz edenlere. Sözümüz yeryüzünde kimse aç kalmamalı diyenlere, ve ülkede, yaşadığımız şehirlerde herkesin karnı tok olmalı diyenlere.
Herkesin sofrasında ekmek olsun, bir iki tabak yemek olsun diyenlere sözümüz. Çünkü kutsal kitapların her bir "sizler kardeşler toplulugusunuz" der bize, yani insanlara, insanlık adına sorumluluk almak isteyenlere. Yine sözümüz insan kalmak için, Müslüman kalmak için bir gayreti olanlara, geceler de, gündüzler de.
Çırpınışı olanlara sözümüz, ve uykusu kaçanlara, bazı gerçekler karşısında. Mesela uykusu kaçanlara "çocuk ölümlerini duydukları zaman" savaşlarda. Ne çok ölüm haberleri verdiler bize, ne çok yıkım haberleri. Birileri yazık etti insanlığa orta doğuda. Mesela Suriye de yazık oldu insanlara. Irak’ta yazık oldu, ve daha bir çok yerde. Böyle dertleri olmayanlara "söz söylesen ne olur, söylemesen ne olur" faydası olmadıktan sonra, sözün bir etkisi olmadıktan sonra.
Söz, söz olmalı önce, ve söz "kime kıymetli gelecekse" onlara söylenmeli. Yani Allah'ın da bir hesabı vardı diyenlere mesela. Kalbi olmalı sözü duyacak kişinin, ve imanı olmalı Allah'a, hesapsız, pazarlıksız. Sözün talibi olmalı önce, ve sözü eden de, sözün namusunu koruyan olmalı. Yoksa ne çok söz söyleniyor bir yerlerde, mesela gazete köşelerinde, mesela televizyonların açık oturumlarında.
Ama sonuç, ama seyredilen manzara hiç de, hoş değil. Artık birer cehennem çukuru gibi şehirler "biz öyle görmek" istemesek de. Sözümüz karanlıktan şikayeti olanlara, şehirlerden sokaklardan şikayetçi olanlara. Bu ülke böyle olmamalı diyenlere sözümüz, veya bu dünya böyle olmamalı diyenlere.
Her söz söz değildir, her yol da, yol değil. Ondan deriz söz insanı Allah'a çağırmalı, ve gidilen yol da, Allah'a çıkmalı. Ne yazık çağımızda "gidilen yolların çoğu" asla Allah'a çıkmıyor, ve çağırıcılar da, Allah'a değil, kendilerine çağırıyorlar insanları. Kendi partilerine, kendi guruplarına, kendi cemaatlerine, veya kendi mezheplerine çağırıyorlar, yapıyorlar bir şeyler.
Aziz insan "önce bir kanat sahibi ol" ve de ki "ben" beni Allah'a çağırmayan sözü dinlemeyeceğim. Karar ver "sonunda Allah'a varış olmayan" yollara gitmeyeceğine dair, yine kendine. Kim ne derse desin "en aydınlık yoldur" Muhammed'in (SAV) yolu. En aydınlık, ve en bereketli, insanı kardeşliğe çağıran. Düşenin elinden tutup kaldırmaya çağıran. Açların karnını doyurmalısın, ve elinde olanı paylaşmalısın diyen.
Yeniden bir daha gözden geçir Hz. Muhammed (SAV) "nasıl bir yolculuk yapmıştır" Mekke'den Medine'ye. Gözden geçir Taif yolculuğunun altında ne vardı sahi. Evet binlerce yol vardır önünde. Camiye de yol çıkar, meyhaneye de. Mesela günümüzde "en çok" bankalara çıkar bazı yolar. Ama sonu yıkımdır, sonu göz yaşıdır, sonu cehennemdir.
Daha yolun başında düşün "gittiğin yolun" nereye çıkacağını. Ve sonuç ne olursa olsun "yolun" hep Allah'a çıkmalı insan. Yolu yol olmalı insanın Kuranın aydınlattığı, ve rehberi Muhammed (SAV) olmalı. Daha başkası yıkım, daha başkası ölüm, ve savrulma. Cehennem daha başkası.
Yoluna dikkat et, aziz insan. Yolun aydınlık olsun.