Evet hayatımıza dair her şeyin bir kenarı olur ya. Dağların, denizlerin,bağların bahçelerin, bizim yaşadığımız köylerin, efendilerin "veya servet düşkünü beyaz adamların yaşadıkları" kentlerin bir kenarı, bir kıyısı olur ya.
Başına oturduğumuz sofraların, söylediğimiz sözlerin, yazdığımız şiirlerin, kimilerinin ettiği küfürlerin, sevgilerimizin, sevdalarımızın, kalbimizde taşıdığımız aşkların da "en son" bir kenarı olur ya.
Biz farketmesek te "her şeyin" bir kenarı vardır hayatta. İnsan ömrünün bile bir kenarı vardır, bir kıyısı vardır.
Şairsen benim gibi "yazdığın şiirlerin" bir kenarı vardır. Yaptığın kulluğun, içinde taşıdığın merhametin, "iyilik yapıyorsan" yaptığın iyiliğin, ve gittiğin yolların "hep bir kenarı bir kıyısı vardır. Ve aslında hayatın en güzel yanları "bizim" bu kenar sandığımız, kenarda kaldığını sandığımız taraflarıdır. En masum tarafları da.
İnsan olmanın, insan kalmanın bir kenarı vardır. Yoksulluğun bir kenarı olduğu gibi, servetin de bir kenarı vardır. Yoksulluğun kenarı "sabır ederse" insanı cennete götürür. Ama servetin kenarı "çok tehlikelidir" ve yolun sonu cehenneme çıkar çoğu zaman, merhametsizliğe ve acımasızlığa çıkar. Servetin en kenarında "imanını" kaybedebilir insan. Vicdanını kaybedebilir.
Ve şimdilerde "bunların" çok örnekleri vardır bu ülkede.
Neyin kenarı olursa olsun "ister bir çay kenarı ister bir ırmak, ya da bir deniz kenarı" durduğu yere göre mutlu olur insan, içi aydınlanır, sevinci çoğalır.
Mesela ben "hep sevmişimdir" bir ırmak kenarında bağdaş kurup oturmayı, veya bir deniz kenarında durmayı. Allah'ın gücünü ve ihsanını hatırlatır bana gördüklerim, ayetleri hatırlatır. Ve İbrahim Peygamberin imanını, Hacer validemizin koşuşturmasını Mina Merva arasında.
Bilir misin? Annelerimizin azıklarımıza koyduğu "yufka ekmekler" ilk önce kenarından kırılır dı "o zamanlar, yani çocuk günlerimizde" Ve şimdi biz "o kenarından kırılan ekmekleri çok özleyenlerden olduk, eğer biraz insan kalmışsak? Ve yaşadığımız kentler, içinde oturduğumuz lüks evler "bizi yiyip bitirmemişse" insan tarafımızı azaltmamışsa.
Sen ne dersin bilmem "ama ben baktım gördüm ki" her şey gibi insanda "en kenarından"eskiyor hayatında. Gözlerinden eskiyor mesela. Yüreğinden eskiyor. Umutlarından eskiyor. Farkında mısınız umutlarımızı bile tükettiler bizim peşinden gittiğimiz insanlar.
Yusuf'un gömleği gibi parça parçayız şimdi, ve ne çok günah var üstümüzde.
Ne şafaklarımız şafak, ne akşamlarımız akşam. Kentlerin en ortasında camilerimizdir eskiyen. Ah bir anlayabilseydik "bu dünyanın" bir işe yaramadığını?