Daha ne yazalım bunların dışında. Daha ne kadar kandıralım kendimizi. Daha ne kadar yalan söyleyelim kendimize "biz Müslümanlardanız" diye. Daha ne zaman hesaplaşacağız kalbimizle, düşüncelerimizle ne zaman hesaplaşacağız? Ne zaman doğru ile yanlışı ayırt etmek aklımıza gelecek. Yalancıların aldatmasına "daha ne kadar" inanmaya devam edeceğiz sahi?
Anlayalım artık "birileri" bizi çok fena kandırıyor, fena yanıltıyor. Bakın yangın yerine döndü ülkemiz. Ülkemizi yakmaya ve yağma etmeye yemin etmişler kafirler. Kafirler el-ele dolaşıyorlar, gönül gönüle dolaşıyorlar, ya biz? Ya biz "ne zaman?" gönül birliği edenlerden olacağız, ne zaman el-ele dolaşanlardan olacağız?
Kitabın öğrettiği şekilde "ne zaman" bir birimizi anlamaya çalışacak, bir birimize yardım edeceğiz? Bakın kafirler "büyük bir güç birliği etmişler" ülkemizi parçalamak için. Geçtiğimiz günlerde yine "üç ayrı yerde patlama oldu" onlarca insan öldü, çocuklar öldü kadınlar öldü askerler, polisler şehit oldu, ve yüzlerce insan yaralı hastanelerde. Ve bunlar bizim insanlarımız, bizim çocuklarımız, bizim askerlerimiz, bizim polislerimiz.
Artık bir ülkenin çocuklarının ölümünü seyreder hale geldik. Bu seyretme, bu sessiz kalma, bu susma halleri "iman ettiğimiz dinin neresinde var" bilen söyleyecek olan var mı? Her gün, her sabah "bir şehir de, iki şehir de, üç şehirde" bu patlamalar olurken, onlarca çocuk, onlarca kadın ve insan ölürken, yüzlerce yaralı insan hastanelerde yatıyorken.
Rahat, rahat nasıl kahvaltı yapacağız sabahları. Eşlerimiz veya annelerimiz "bizi nasıl çağıracaklar" kahvaltı hazır diye, veya yemek hazır diye? Ya da bu ölüm haberleri arasında, bu kan kokusu arasında "biz nasıl kahvaltı yapacağız" eşlerimizin gözlerine bakarak, ya da annelerimizin veya kızlarımızın?
Kadınlarımız çocuklarımızı nasıl çağıracak "çocuklar kahvaltı hazır" diye. Çay bardağına elimiz nasıl gidecek, ve ekmek dilimine. İnsanları öldürüyorlar, çocukları öldürüyorlar, kadınları öldürüyorlar.
Sahi bu yangınların ortasında, bu ölüm tarlası haline getirilmiş, bu kan kokusu içinde, bu çocuk çığlıkları arasında "bütün bunları" nasıl yapacağız sizce? İnsanız ya hani. Yüreğimiz nasıl dayanacak bütün bu olanlara? Öyle deyip duruyoruz ya, övünüp duruyoruz ya. Hani deniyor ya "Müslümanlar bir elin parmakları gibidir" biri acırsa diğerleri de acır denir ya?
Nasıl olacak bütün bunlar? Bir yanımız öldürülürken "başka bir yanımız" nasıl keyfince kahvaltı yapacak balkonda? Şimdi bu soruların "cevabı" kimde var aramızda? Bu gün de böyle...
Varsın siyaset yazılarını ki yazarsa yazsın. Kim yazarsa yazsın din yazılarını. Ben insandan söz etmeye devam edeceğim inşallah.