Olması ihtimal dahilin de değil “ama bir an” öyle olduğunu düşünün bakalım. Bir an Ak Parti’yi yok sayan ülkede. Bir an yok Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı. Bir an canım “bir an” herhangi bir nedenle Ak Partiyi ve Hükümetini, Başbakanı, Cumhurbaşkanını yok sayın.
Hani şimdilerde “kimler tarafından oluşturulduğu” hem bizce “hem de aklıselim sahipleri tarafından bilinen” alçak bir koro gurubu “durmadan” sabah akşam “Ak Parti” gitmeli diyorlar ya. Hızlarını alamayarak “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın” gitmesini istiyorlar ya, her fırsatta. Hatta öyle ki “Sayın Cumhurbaşkanı başını alıp gitse” Ak Partiye kalsın bile diyecekler, yani razı olacaklar Ak Partinin varlığına. Yeter ki Cumhurbaşkanı gitsin. Bu kadar çaresiz zavallılar, ve bu kadar düşmanlar halka.
Neden böyle diyorum? Zira onların gitsin istedikleri Ak Parti “bu halktan” yüzde elli oy almış olan bir parti. Ve gitsin dedikleri Cumhurbaşkanı “yine bu halktan” yüzde elli iki oy almış bir lider. Yani bunların “Cumhurbaşkanı gitmeli diyenlerin” halk diye, halk iradesi diye bir dertleri yok. Ve aslında hiçbir zaman da olmadı da. Ve bakmasını, ya da okumasını bilirsek “bu zavallı koronun” sicili çok bozuk bu halkın yanında. Keşke bunlar biraz daha anlatılabilseydi ahaliye.
Aslında bu koronun başını çeken Cumhuriyet Halk Partisinde “azıcık” utanma duygusu olsa “bu Ülke ahalisinin” karşısına çıkmaması gerekiyor, ama nerde o haslet? O izzet nerde?
Ve biz “bu koroyu temsil eden kişilerin” kimliklerine, kişiliklerine hayatlarına yapıp ettiklerine, baktığımız zaman “vay benim ülkem vay!” demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu ülke, “ey halkım bu ülke” ne zulümler gördü bu koronun kurucuları tarafından, keşke unutmasaydık.
Yine de az çok biliyor, ve anlıyoruz bu Ülke kimlerden ne hainlikler gördüğünü. Zira bu koroya dahil partilerin, gurupların, cemaatlerin, gazetecilerin yazarların “akademisyen denilen” karanlık kişilerin “hiç birinin” sicili temiz değil, bunu cümle alem biliyor artık. Daha çok bilmemiz gerekli.
Ve hiç birinin saygısı yok ülke ahalisinin değerlerine. İnançlarına saygısı yok hiç birinin. Hiçbir bu ahalinin dilini kullanmıyor, inancına ortak olanlar değil.
Bunlardan bir tanesi var ki “içlerinden en şaşkın olanı bu arkadaşlar” aslında, yazık ediyorlar kendilerine. Ve kendilerine inanları kandırmaya avutmaya devam ettikleri için “o insanlara” yazık ediyorlar.
Neyse “işin burasını” başka bir zamanda yazmak umuduyla “geleceğimiz yere gelirsek” ve söyleyeceğimizi söylersek, deriz ki:
Gelin şimdi biz Tayyip Erdoğan muhaliflerinin “aslında düşmanlarının” arzuladıkları ve istedikleri gibi “bir anlık olsun” bunun böyle olduğunu düşünelim. Olacağı yok ya “velev ki olduğunu var sayalım” Yani artık Ak Parti yok. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yok mesela.
Sahi mevcut partilerden “hangi parti” bu ülkenin idaresine talip olsun sizce? Mesela Başbakan kim olsun? Kemal Kılıçdaroğlu mu, yoksa Devlet Bahçeli mi?
Düşünebiliyor musunuz “bunlardan birinin” Başbakan olduğu ülkenin halini? Bir anlık bunun böyle olduğunu tasavvur edin. Mesela Kılıçdaroğlu Başbakan olsun bir an, ya da Devlet Bahçeli. Aklınız alıyor mu “bu Ülkenin bunu kaldırabileceğini? Düşünmesi bile ne çok korkunç, öyle değil mi sizce?
Yoksa ben birilerine haksızlık mı ediyorum sizce?
Mesela gelin bu iki partiden bir bakanlar kurulu oluşturun. İster karışık hazırlayın ister ayrı-ayrı. Ya da önce şu halk partisinden bir bakanlar kurulu oluşturun “sahi kimleri” hangi bakanlığa yazacaksınız? Tek bir kişi var mı “bak bu kişi” bu işi yapar diyebileceğiniz?
Nerde durduğu kiminle oynaştığı belli olmayan Sezgin Tanrı kulunu hangi bakanlıkta görmek istersiniz? Ya da “Türkiye ile İran savaşsa, ben İran’ın yanında savaşırım” diyen Rus ajanı Eren Erdem’i hangi bakanlıkta görmek istersiniz?
Engin Altay hangi bakan olmalı sizce?
Veya “Selahattin Demirtaş’a Ak Parti için “iyi salladık” diyen Şafak Payev denen hanımı hangi bakanlığa yazarsınız elinizde liste olsa?
İşte biz bu karanlık listeye baktığımız zaman, Cumhuriyet Halk Partisinin doksan yıllık karanlık siciline baktığımız zaman “iyi ki Ak Parti var” demek durumunda kalıyoruz. Yoksa “bilenlerdeniz” onunda hatalarının olduğunu, kimi çıkar peşinde olanların olduğunu Ak Parti de.
Tayyip Erdoğan’a gelince “kimse kusura bakmasın” Tayyip Erdoğan “yeryüzü mazlumlarına, ve ümmete “ayağa kalkın” kalkmanız gerekli, kalkmamız gerekli, ve zalimlere direnmemiz gerekli, diyen adamdır. Kimliğini hatırlatan adamdır ümmete, kimileri deli divane olsa da.
Anlatabildim mi?