Böylemi atılmalıydı bu başlık bilmiyorum. Ya da Ortadoğu’da çocuk olmak mı demeliydim? Mesela Suriye’de, ya da Mısır’da. Afganistan’da çocuk olmak ölüme oynamak, bilenler bilir. Artık bilmiyorum bu yazılar nasıl yazılmalı, nasıl sunulmalı acılarımız yeryüzü zalimlerine?
Bu kadar kendini Musa sanan adam varken, varken yüzlerce Mehdi adayı, ben bu aciz halimle,bu ıslanmış halimle gecenin ortasında, nasıl boşaltmalıyım yüreğimden geçenleri sizin avuçlarınıza, yani beni okuyan,beni bir şey söylüyor sanan güzel insanların ellerine.
Bu ülkede bu kadar bilge varken, bu kadar önder bu kadar ağabey bu kadar kocaman kocaman adamlar varken, bunca televizyon hocaları konuşup dururken akşamdan sabaha, kendime sormadan edemiyorum gecelerin ortasında, necip Fazıl diliyle:
”sana mı düştü bu yük,sana mı düştü bu sevda,sana mı düştü alıp götürülen çocuklar hakkında yazı yazmak?” bu yoksul bu kimsesiz halinle bu cılız sesinle, sana mı düştü Filistinli çocukları yazmak, Suriyeli çocukları yazmak, Iraklı Arakanlı çocukları yazmak?” diye.
Kendime sorsam da, yazmadan,ve bir şey söylemeden insanlara,zalimlerin suratına öfke kusmadan gecenin önünde, Rabbimin kapısında ağlamadan, ve Yarabbi “bize yardım et” diye, yalvarıp yakarmadan duramıyorum, duramıyorum “kardeşlerim kalkın” demeden size.
Bütün bunları yazarken ey ahali, ve derken size “ne olacak bu ümmetin hali ?” sorarken “ne zaman kardeş olduğumuzu anlayacağız?” ve ne zaman “İbrahim’in safında yer alacağız?” derken bütün sözlerim, bütün çığlığım bir kardeşlik çağrısıdır size. Yoksa bende biliyorum, bende insanlardan bir insanım, günahkarlardan bir günahkar. Yani ben temizlerdenim diye gelip oturmuyorum yüreğinize, bilin istiyorum benimde gömleklerim önünden yırtık, ama artık kendimize gelelim diyorum, artık ne kadar önden yırtılmış gömleğimiz varsa, varsa hainliklerimiz kitaba karşı, yakalım diyorum. Yakalım, yanalım ve İbrahim misali Rabbimize dönelim diyorum.
Eğer biz bunları yapmazsak, aklımızı başımıza almazsak,kitaba dönmezsek, ve bu kadar kötü çirkin sevdalanırsak dünyaya,ve dinlemezsek Muhammed’in dediklerini (binler salat ve selam) Onu canımızdan malımızdan çocuklarımızdan, içine saklandığımız evlerimizden daha çok sevmezsek, işte o zaman böyle gözümüzün önünde Yahudiler, Siyonistler İsrailli alçaklar beş yaşındaki çocuklarımızı alıp götürecekler, daha önce götürdükleri gibi,daha önce öldürdükleri gibi öldürecekler.
Bu ümmetin suskunluğundan dolayı, sesiz kalışından dolayı, kıyam etmeyişinden dolayı, zalimlerin alçaklıklarının zulümlerinin sömürülerinin hüküm sürdüğü bu dünya da, ve özellikle İslam coğrafyasında çocuk olmak, hele Filistin de çocuk olmak çok zor. Filistin de zor da, Suriye de kolay mı? Suriye de iç savaşın başladığı tarihten bu yana iki bine yakın küçük çocuk öldü. Şimdi biz sanıyor muyuz ki, bu çocukların kanı bizi boğmayacak, firavun esed’i boğmayacak, ve boğmayacak başka zalimleri?
Yani ey ahali, artık dünyada iyiler ve kötüler var, zalimler ve mazlumlar var, ve iman ehli ile küfür ehli var. Ve bu küfür ehli iman ehlinin varlığına dünyanın hiçbir yerinde katlanamıyor. Ve nerde iman ehli kitap ehli (kur’an) varsa, nerde,” ben Muhammed’iyim” diyen varsa, küfür ehli onlara düşman oluyorlar, ve onların yaşamasına hayatta kalmasına tahammül edemiyorlar. Ve bunun en son örneğini hepimiz Mısır da gördük. Senin şefkat kırıntılarına çok muhtacız ey Nebi.
Onun için onlar iman ehlinin çocuklarına, kadınlarına kendilerine zulüm etmeyi evlerini yurtlarını yakıp yıkmayı kendilerine ibadet biliyorlar. Ve biz ümmet olarak bunu anlayıncaya kadar, biz Kur’anın söylediklerini anlayıncaya kadar, biz Muhammed’i dinleyip yüzümüzü tekrar ona dönünceye kadar, yani biz bir birimizin kıymetini bilinceye kadar, biz kardeş oluncaya kadar, ve yeterince Allahtan korkuncaya kadar, zalimler bize bu zulmü yapmaya, beş yaşında bile olsa çocuklarımızı alıp götürmeye, kadınlarımızı yok etmeye, ahalimizin umutlarını yok etmeye, yani ümmeti yok etmeye çalışacaklardır. Nerden nereye geldim ama olsun sanırım bir şey anlatabildim.
EVET DOSTUM BEN BİR OYUN BOZUCUYUM… BANA KATILMAK ZORUNDA DEĞİLSİN.