Zulme bulaşmadan, zalimlerin yanında olmadan, ve karanlığa kalmadan "şöyle dosdoğru" nasıl yazılır böyle bir sistemde? Nasıl söylenir doğrular karanlığın gözüne baka- baka. Nasıl denir "ey insanlar, ey ahali, ve ey kardeşlerim" hepimiz yanlış yoldayız diye.
Zira bu vakitlerde "hiç kimse" kendinin yanlış yaptığını kabul etmiyor. Hiç kimse yanlış söz edebileceğini kabul etmiyor. Hele hiç kimse günah işleyeceğini kabul etmek istemiyor. Oysa bu zalim, bu karanlık, bu adaletsiz, bu acımasız sistemde "her birimizin" bir yanı katil. Her birimizin biryani cani, ve acımasız. He birimizin bir yanı çıkarcı, ve kendini öne çıkaran...
Her daim kendi aklını kendi yolunu, kendi inancını, kendi yaşamını, ve kendi imanın savunanlardan olduk. Kendi partisini, kendi cemaatin, kendi gurubunu, kendi ağabeyini savunanlar. Kendi tarikatını ya da. Canı çıksın bu çağın. Bu çağ "her birimizi" bir tarafa savurdu. İmanımızı savurdu "ama" farkında olmak istemedik.
Dinimizi parça-parça ettiler "kimileri" efendiler ne oluyor demeik, demek istemedik. Hele bizden sandıklarımız "bunları yapmışlarsa" onların yanlışlarının arkasında olduk, onların günahlarını masum hale getirmeye çalıştık. En azından seyircilerinden olduk zalimlerin. Cani kişileri görmezden geldik.
Kimse hakkı söylemez oldu. Söylerse başına bir bela alacağını sandı insan. İnsan gerçeklerden "çok kaçtı" bu yeni çağda. Farkında mısınız? "Kapitalizmin mabetleri olan alışveriş merkezlerinde tuvaletler parasız iken" camilerin tuvaletler paralı. Ve bunu gündeme taşımak ayıp sayılır oldu.
Sormadık "tamam kardeşim de" ya adamın parası yoksa ne olacak. Parası yoksa bir yolcunun ne yapacak. Evet kimileriine göre "çok küçük şeylermiş gibi görülen buişler" aslında çok önemli şeyler. Dünya ile para ile servet ile "efendiler ile arası iyi olanların"elbette umurlarında olmaz bunlar, ama biz bunları gündeme taşımak zorundayız.
Zira biz İslam medeniyetinin çocukları olmak zorundayız. Kendimizi her olumsuz işlerden sorumlu hissedenler olmalıyız. Yaşadığımız kentlerde "kaç yoksul varsa, kaç dul kalmış kimsesiz kadın varsa, kaç yetim varsa"onların her birinden sorumluyuz. Bunun böyle olduğunu "iman ettiğimiz din" söylüyor bize. O dinin sahibi Allah söylüyor. O dini bize taşıyan Muhammed Mustafa ( SAV) söylüyor.
Evet ey talip "şimdi bu çağın" katilleri çok katil. Canileri çok çok cani. Merhametsizleri çok merhametsiz. Ve Allah'a kitaba Peygambere "İman ettiğini söyleeyenler" çok fazla yalancı. Elbette acı sözler bunlar. Elbette birilerinin canını sıkacak sözler, ama gerçek bu.
Kimse kendini kandırmasın gerçek olan bu şimdi. İşimiz çok zor ey insan. İşimiz çok zor ey talip. Eğer kendimizi yenilemezsek, kendimizi temizlemezsek, imanımızı yenilemezsek, kitabın dediklerine dönmezsek, ve Muhammed Mustafa’yı (SAV) dinlememeye devam edersek işimiz çok zor.
Yine katiller ile, zalimler ile, münafık ve müşrik adamlarla ile, yana yana yaşamak durumunda kalacağız. Gelin aklımızı başımıza toplayalım, gelin dine dönelim, gelin kitabın dediklerine kulak verelim. Gelin Muhammed Mustafa'ya (SAV) kulak verelim yeniden.
Bilelim ki "ancak o zaman kurtuluruz" bu karanlıklardan. Zalimlerden o zaman kurtuluruz. O zaman özgür oluruz.