Aslında bizler, kalem ahalisi yani "böyle yarısı yok gibi" sözler ediyoruz ya, anlaşılmayan yazılar yazıyor gibi sanki... Aslında kendi mahallemizdir söz ettiğimiz, kendi yaşadığımız şehirler, kendi ülkemiz, ve kendi insanımız... Bir birine benzeyen, biraz terk edilmiş, biraz yoksul bırakılmış,biraz kandırılmış, biraz yalan söylenmiş, ve umudu azaltılmış biraz... Hüzün yüklü yüreği, yüreği yağmur gibi insanlar işte...Eh biraz öfkeli, biraz aşk acısı çeken, biraz işsiz, biraz banka borçlu...
Asla ona, o insana, o adama "akıllı ol, şöyle davran" bak 16 Nisanda evet oyu ver, veya hayır oyu ver, demek değil muradımız... Sen sakın yanlış yapma, diye bir ikazda da bulunmak değil kimseye...Ama dememiz gerekir ülkemiz üstüne dönen dolapları, batılı kafirlerin hesaplarından söz etmemiz gerek, birbirimize karşılıklı...
Bundandır, konuşmak istiyoruz insanla, acılarımızı sevinçlerimizi umutlarımızdan söz etmek istiyorum, dertleşmek istiyoruz işte "kardeşim nasılsın?" demek istiyoruz, onu dinlemek, onunla ülkemiz üstüne, yaşadığımız şehirler üstüne, başını alıp giden kuşlar üstüne konuşmak istiyoruz...Özlemekten ve aşktan bile söz ederiz kim bilir? Hani herkesin bir öyküsü olur ya, sen kendi hikayeni, ben kendi hikayemi anlatırım kardeşçe, ve insanca...
Başkalarını bilmem, ama ben öyle yapmak isterim, insanı duymak, insanı dinlemek, onunla oturmak, onunla camiye gitmek, yanyana dua etmek isterim...Çünkü hep insandan söz eder kutsal metinler, ve Peygamberler "insan ile" konuşmak, insan ile tanışmak, onlara güzel sözler etmek için gönderilmişlerdir...İnsana değer vermeyen, insanı aziz bilmeyen, insanı yüceltmeyen her bir anlayış, her bir davranış, her bir öğreti, ve düşünce şekli karanlıktır...Karanlık yani ötesi görünmeyen, ötesi bilinmeyen...
İtiraf edip kabul edelim ki "bizim Ülkemiz de" hele kimi vakitlerde insanın asla bir değeri olmadı, insana, ve onun değerlerine, onun düşüncelerine saygı duyulmadı, çoğu vakitler... Çok zalim günlerdi, o günler, ve o adamlar çok zalim adamlardı...Kendilerini Tanrının yerine koyan, bütün söz bizim diyen çirkin adamlarıydı bu ülkenin onlar...
Nasıl bir dine inanacağına, çocuğunu okula nasıl göndereceğine, askere nasıl göndereceğine, annelerin "asker çocuklarını" nasıl bir kıyafetle ziyaret edeceğini kimi efendiler karar verdiler bu ülkede, bir zamanlar...
Ve onlara alkış tutanlardan...Zira onların çok fazla alkışlayan dostları vardı...Zaten tarih boyu alkış tutanları olmuştur zalimlerin...Firavun bir zalimdi, ama kimi insanlar ona "çok yaşa sen" diyorlardı...
Zira son zamanlarda "fena halde" çoğaldı bu kişilerin sayısı... Düşman ile iş birliği yapanlar, düşmanın safında yer alanlar, ve kendi ülkesini kafirlere jurnal edenler "çok fazla" çoğaldı...Batılı ülkeleri, onların değerlerini kutsayan, öven benimseyen, onlar ile hareket edenler işte...
Neyse ötesini, başka zamanlarda yeniden konuşuruz....Ama unutmayalım, batılı ülkelerin her biri "birer katiller" yurdudur...Sömürgeci, ve köle ticaretinden beslenen...
Hoşçakal... Kardeşçe kal...