Cömert olmayınca malın, vefa olmayınca arkadaşlığın, karşılık olmayınca aşkın kimseye bir hayrı olmaz. Yeni dünya "en çok iman edenlerin bile" serveti ve parayı tanrılaştırdığı, servet ve para sahiplerinin Tanrılaştırdığı bir dünya.
Yarınlarına onlar hükmediyorlar insanların, şehirlerimize onlar hükmediyorlar, onların dedikleri oluyor her yerde, ve onların sözü geçiyor "her daim" bir yerlerde. Verilenlerin, yapılan cömertliklerin bir karşılığı isteniyor her zaman. Oysa iman ettiğimiz din "vermenin, cömert davranış içinde olmanın" karşılığını yalnız Allah'tan bekleyin der.
Yeni insan "kime bir iyilik yapıyorsa, kime cömertçe bir davranışta bulunuyorsa" bunun karşılığının olmasını arzu ediyor. En azından kendinin yüceltilmesini, ve isminin anılmasını istiyor. Yani her şeyimiz bir alem, amellerimiz bir alem, beklentilerimiz bir alem. Allah yaptığımız işlere "Allah ne der" diye sormaz olduk. Kendi kararlarımıza kıymet verenler olduk, yanlış kararlar versek bile.
Tekrar edelim mi? Evet günümüzde "servet ve para" bütün çağlardan daha çok Tanrı haline getirildi insan tarafından. Parası ve serveti olan doğru adam kabul edilir oldu nedense. Onlara saygı duymak bir kural oldu. Olmasın mı, diyoruz? Hayır olsun elbette, ama aynı oranda başka insanları da sevsin insan. Bir insanı serveti ve parası için kutsamak bir şirke girme halidir.
İnsan insan olduğu için sevilmelidir. Sizin en hayırlınız "en takva olanınız" der, İslam. En takva, yani Allah'a en yakın olan, Allah'tan en çok korkan ve çekinen. Nedense yeni anlayışta, yeni durumda "takva sahipleri" hep servet sahiplerinin içinden çıkıyor san ki, insanın sevgisi onlara karşı bir başka oluyor, nasıl bir anlayışsa.
Oysa şehrin öte yanında bir adam "en takva adam" belki, veya bir ayakkabı boyacısı kentin en takva adamı. Neden aynı sevgiyi o da hak etmiyor sizce. Yoksul olmasından başka bir eksiği mi var? Yani diyorum bir birimize "dinin baktığı yerden" bakalım. İslam bir olaya nasıl bakıyorsa "bizde" öyle bakalım. İnsanın neyin peşinde olduğu anlaşılmıyor çoğu zaman:
Ne diyor Sadi? Vefa olmayan arkadaşlığı neyleyeyim. Hayatımızda kaç arkadaşımız var "bak bu arkadaş vefalıdır" diyebileceğimiz? Veya biz kendimiz "vefalı bir arkadaş, vefalı bir dost muyuz" başkalarına? Vefanın ve dostluğun olmadığı bir hayat, nasıl sağlam kalır, nasıl güvenilir olur? Veya aşksız bir hayat mı olur, aşksız iman mı olur, evlilik mi olur aşksız ya da? Aşk yanlış yapmamaktır, aşk bir ona inanmaktır, aşk bir onu sevmektir. Yoksa günümüzde ki gibi "bir cinsel" ticaret değildir. Aşksız insan olmaz, aşksız ibadet olmaz, aşksız dua olmaz.
Uzatmaz isek, günümüz insanı karanlıkta, ve karanlıkta olduğunun farkında değil. Tamam iyimser sözler edeli "ama bilelim" kimsenin kimseye hayrının olmadığı, kimsenin kimseye elini uzatmadığı yeni bir çağ çağımız. Savaşları ve ölümleri kutsayan, bir çağ. Sonra köle düzenleri. Neden saklanıyoruz ki? Her birimizin yeni tanrıları var, ve yeni efendileri, öyle değil mi?
Yeni türbelerimiz var, her birimizin. Yeni listeler cebimizde. Hiç birinde haysiyet yok, insan yok, kitap yok, merhamet ve muhabbet yok. Çağımızda gelseydi İbrahim "ben bu kadar putla uğraşamam" der çekip giderdi, yalan mı? Ayaklarımızda ki, zincirle özgürlükten söz etmek, büyük bir kandırmaca. Ya da dinden. Ne olur kızmayın, dinimizi bilmiyoruz, bilmek için bir gayretimiz de yok.
Ben böyle diyorum. Sen kendimce başka sözler edebilirsin. En azından bana "bak buralarda yanılıyorsun" diyebilirsin. Ben kimseye "ben bir bilenim" demiyorum. Ama fırtına altındayız, yağmur altındayız, küfrün ve Amerikanın istilası altındayız, diyorum. Demeyelim mi?
Biz bir birimize yakın olmayı, bir birimize selam demeyi unuttuk. Bunu bari yeniden yapmaya başlayalım kardeşçe. Selam olsun kardeşim.