Geldin ve hoş geldin, en melek halinle, en günahsız halinle, en masum halinle, en kul halinle, ve insan halinle geldin. Geldin ama şimdi, ne mavisi var bu dünyanın, ne de beyazı. Her yer çok karanlık, ve her yer tarumar, her yer yıkık dökük, her yer cehenneme çıkan bir dehliz yığını. Bu büyük, büyük gördüğün adamlar, ağabeyler, önderler, hocalar, ve siyasetçiler, ve her gün yalan yazmaya doymayan yazarlar, hiç sana göre, ve senin kirlenmeden, aç, açık kalmadan, ağlamada, ve de öldürülmeden yaşayabileceğin bir dünya bırakmadılar, bırakmak da istemediler sana.
Onların çoğu dünya, ve dünyanın içindeki nimetler “hep benim olsun” kavgasında, ve yarışında oldular. Ve hep paylaşma, ve helal haram demeden bir şey kapma yarışında oldular, ve umurlarında değildi yer yüzü bütün insanlığın, ve umurlarında değildi bu ülke bütün bir halkın, ve ümmetin. Ve çoğu “ Bu devleti, bu milleti nasıl kandırırım, nasıl soyarım” peşindeydi, ve kimse Kitabın ne söylediğine bakmıyordu, ve kimse, kimseye ,acımıyordu. Çoktan başını alıp gitmişti insanca ve Müslüman’ca duygular.
Ve senin içine geldiğin bu insanlar, yani bizler, Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar, sağcılar, solcular, komünistler, hatta şeriatçılar, bu dünyadaki menfaat kitabını okurken herkes kendi işine geldiği gibi okuyor, ona göre çalışıyor, ona göre fetva veriyor, ve ona göre adamlar ayarlıyorlar, ve ona göre şekil düzen veriyorlar, hesaplarına.Ama bu hesapların içinde kesinlikle sen yoksun, ve kimse kulak vermiyor “Ey insanlar kardeşsiniz” sözüne.
Ve şimdi sen, o melek halinle, cennet kokunla gelsen bile, yarısı çok zengin, yarısı çok aç, yarısı çok kötü, ve yarısı az inanmış, yarısı yanlış inanmış bir insan topluluğunun içine geleceksin, kim bilir belki şaşıp kalacaksın “bu nasıl oluyor” diye. Ve bu olanlar senin akıl erdiremeyeceğin gibi, senden önce gelenlerde akıl erdiremediler, bu olanlara. Ve senden sonra gelecekler de, akıl erdiremeyecekler, anlayamayacaklar, bu insanların, bu büyük, büyük adamların yaptıklarına.
Sana “boş ver gelme “ desem bile yine geleceksin. Geleceksin bu menfaat yarışını, bu rezil anlayışı, bu bir birinin, hakkını gasp edenleri hak, hukuk tanımayan bu büyük insanları, Bu yapmacık şeriatçıları, sen kendi gözlerinle göreceksin.
Göreceksin ve belki de “keşke gelmeseydim” diyeceksin, belki de büyük eyvahlar çekeceksin hem kendi gelişine, hem de bizim gibi, daha önce gelenlerin haline.
Madem geldin, şimdi beri gel de, yakından gör bu dünya ne hale gelmiş? Gel de gör nasılda savaş çığlığı yer yüzünün her yanı. Evet gel de gör, senin gibi çocukları nasıl acımasız, öldürüyorlar zalimler. Gel de gör, bu ülkede, otuz bin çocuk nasıl kayıp, ve bu kayıp çocukların çığlıkları arasında nasıl da rahat, varlık sahipleri, ve nasıl rahat kapitalist Müslümanlar, ve varlıklı solcular, ve sağcılar. (Devam edecek...)