Bu savaşların, bu kavgaların, ve bu hain adamların arasında yorulmasına yoruldum. Ama iman ettim,ama yemin ettim "kendi kendime" direnmelisin dedim. Bu karanlığa, bu yalancı adamların, bu hain adamların "yalanlarına, alçaklıklarına, iki yüzlü hallerine, münafık, ve müşrik hallerine" direnmelisin dedim.
Haksızlıklara karşı, adaletsizliklere karşı, sömürüye karşı, insana değer vermeyen kişilerin "yasa ve düşüncelerine karşı" direnmeli sin ve sesini yükseltmelisin. Unutma iman ettiğin dinin aziz Peygamberi "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" der dedim kendime.
Peygamberin sözünü dinlemeli, ve ona uymalı idim. Ve bunu yapmak için "yeniden iman ettim, daha önce hiç iman etmemiş gibi iman ettim" iman etmek "insan olmamızın" bir gereği idi. İman ettim bahar gözlüm.
Ülkemin aç yatan çocuklarını düşündüm, aç yatan annelerini düşündüm. Evine bir lokma ekmek götüremediği için sokaklara sığınan babalarını düşündüm "yeniden iman ettim" karanlık adamlara "siz karanlık ve zalim siniz" demek için.
Yorulduk doğru. Ama pes etmedik. Pes etmememiz gerekli. Zira biz pes edersek, biz susarsak "birileri" hep konuşacaklar, hep biz haklıyız diyecekler, biz doğru kişileriz diyecekler. Dini "yalnız kendilerinin bildiğini" söylemeye devam edecekler. Oysa şimdi elimizde ne din kaldı, ne iman.
Görmek istersek göreceğiz "Ahalinin ekseriyeti" önderlerin, mürşitlerinin ağabeylerinin, veya oy verdikleri partilerinin dinine inanıyorlar. Evlerde onların adı dolaşıyor her akşam. Ağabey "ne der" diyorlar, veya efendi hazretleri ne der, diye düşünüyorlar
Diz boyu çamur içindeyiz, geceler dolusu günah. Biliyor musun Bahar gözlüm? "Bizler yani bu çağın kişileri" iman ettiğimiz filan yoktu, iman eder gibi yaptık sadece. Yani kendimizi kandırdık "öyle yaparak kendimizi temize çıkaracağımızı" sandık.
Allah karanlık gece de "karanlık taşın üstünde,kara karıncanın yürüdüğünü görür, ve ayaklarının sesini duyar" deyip durduk. Fakat hayatımızın "hiç bir alanında"Allah'ın santim santim bizi izlediğini, bizi gözlediğini, işlediğimiz günahları kayıt altına aldığını hatırlamak istemedik. Yeniden yürümek için bu yolları,insanı yeniden sevmek için, zalimlere yeniden direnmek için.
Şehirleri talan edenlere karşı "şehirleri" savunmak için. Toprağı savunmak için, talan edilen denizleri savunmak için. Ve sonra bir kuş misali bir yerden bir yere gidebilmek için direnmemiz gerektiği için. Daha ötesine aldırma sen, daha ötesi için üzülme, sorma "böyle şey mi olur" diye.
Aydınlık ne zaman diye sorma, iyi adamlar nerede diye de sorma. Şafak ne zaman olacak deme "üzülme" sen. Biz yeniden iman edersek, iyilerden olmaya niyet edersek Allah bize her şeyi nasip edecektir. Aldırma iyiler bize gelmzse "biz iyilere" gideriz. Şafak bize gelmezse "biz şafağın ayağına" gideriz.
Muhammed'in ayağına gideriz. Biz geldik ya Muhammed deriz sen üzülme bahar gözlüm. Musa gibi gideriz. İbrahim gibi gideriz gideriz ama. Gelirse zamanı boynumuzu koyarız bıçağın altına "İsmail olur" ölmesini biliriz.
Ne aşkı kirletiriz,ne sevdayı, ne de ihanet ederiz insana. Muhammed'in Taiften dönüşünü hatırla "bir taif yolculuğu bizimki si" Bahar yüzlüm. Tamam iraz yalnızlık, biraz hüzün. Ama bilmesi gereken bilsinler, kentin efendileri bilsinler, din adına ahkam kesenler bilsinler.
İnancımızı, imanımızı, ve acılarımızı taşımaktan usanmayız.