Bu yeryüzünde “yolumuzun doğru olmasını istiyorsak, hayatımızın kirlenmemesini istiyorsak, doğru işler yapmak istiyorsak, yanlışlardan, yalandan haksızlık etmekten, başkalarına zulüm etmekten uzak kalmak istiyorsak, Allah için dostluk yapan dostlarımız olmasını istiyorsak “ve gerçekten” Müslümanca bir hayatımız olsun istiyorsak” o zaman yapacağımız tek şey, Hazreti Muhammedi örnek almak, ve Onun yaşadığı gibi yaşamaya çalışmanın yollarını aramaktır.
Bilelim ki, Peygamberi hayatından uzak tutanlar, O’nu örnek almayanlar, ya da alır gibi yapanlar “bu dünyada da, öteki dünyada da kaybedenlerden olacaklardır. Bunun böyle olacağını “kitabımız Kuran” söylüyor bize.
Onda örnek alınacak çok şey var diyor kitap bize.
Ve kabul edelim ki “bu gün ümmet denilen insanlar topluluğu” O’nu örnek almadıklarından, O’nu dinlemediklerinden (dinlemediğimizden) gelmiştir başımıza ne gelmişse.
O’nun dediklerini dinlemediğimiz “bu gün” açlık içinde kıvranıyor ümmetin yarısı, yarısı sefalet içinde, bir yarısı sürgün yemiş halde, her yerde.
Eğer gerçekten “hesap gününe dair bir endişe taşıyorsak” ne olacak halimiz diyorsak, veya “bu ümmetin hali ne olacak?” diye soruyorsak “yapılacak tek şey” O’nun söylediklerine kulak vermek, ve onu dinlemek.
Dünyanın beş para etmediğini kabul etmek “O’nun önderliğine tabi olmak, ve O ne demişse onu hayata geçirmek bize düşen.
Öteki dünya çok önemli
Çoğumuzun “hatta hepimiz” öteki dünya yok gibi davransak da (davranıyoruz) öteki dünyanın varlığı inkar edilmez. Hesap gününün varlığı yok sayılamaz kim ne derse desin.
Gelin biz O’nu dinleyelim. Dinlemek için ne yapılması gerekiyorsa onu yapalım.
Dünyaya aldanmayalım. Şu siyasetçilere, şu kalpazan din tüccarlarına aldanmayalım. Gelin bir daha “yeniden” O’nun hayatını okuyalım, ve öğrenelim.
O’nu taklit edelim, örnek alalım. Allah’a dua edelim “O’nu” anlamak için. Anlayalım Muhammed Mustafa’nın bize nasıl bir örneklik teşkil ettiğini.
O’nun hayatına dair bir not.
Enes ibni Malik anlatır.
Allah’ın elçisi Medine’ye geldiğinde bir hizmetçisi yoktu, bir yardım edeni yoktu.
Üvey babam Ebu-Talha elimden tutarak beni O’na götürdü. “Ey Allah’ın elçisi!” Enes zeki bir çocuktur, sana hizmet etsin.
Diyor ki Enes. Hazreti Muhammed sefere çıktığı zamanda, çıkmadığı zamanda “tam on yıl” hizmetinde bulundum. Hatalarım oldu, kusurlarım oldu, eksik işler yaptığım zamanlar oldu.
Ama “O” bir kere bile bana “öf” bile demedi. Bunun neden böyle yaptın, ya da yapmadın demedi.
Ve şimdi biz “bir sene geriye giderek” kendimizi bir gözden geçirelim bakalım. Kaç kişinin kalbini kırdık, kaç kişinin gönlünü incittik bir görelim.
Neyse...İşte bundan der dururuz O’nu örnek almayanlar hep yanıldılar, diye.
Binler selam O’na. Binler dua…