Acı, ama doğru “şimdi biz” düşmanlarımız tarafından, alçak hesaplar yapılarak yağma edilmeye çalışan bir ülkenin çocuklarıyız. Unutmayalım “kaç yüz senedir” bu planlar hep yapıla gelmiş, bu oyunlar hep oynana gelmiştir, bu ülke üstüne.
Ve unutmayalım bu ülke “yani Türkiye” İslam’ın ana yurdudur yüzyıllardır. Belki, bundan dolayı yapılmakta “bu kirli hesaplar” ülkemiz üstüne. İslam’ın yurdu olan bir yer “bütün Müslümanların da” ana yurdudur, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunun böyle olmadığını söyleyenler çıkarsa “gelirlerse yanımıza” onun öyle olduğunu onlara anlatırız.
Söylemeye çalışırsak, daha eski zamanlarda ülke üstüne oynan oyunların, ve bu ülkenin canına kurşun sıkılan zamanların “yeniden geri gelmesi” yaşadıklarımız. Yani kafirlerin yeniden ayağa kalkmaya çalışması, ve bizimle hesaplarının bitmediğini söylemeye çalışmaları bu oyunlar.
Suriye bu oyunun bir parçası, Irak bu oyunun bir parçası, PKK bu oyunun başka bir parçası, Fetö denilen zalim de öyle. O en büyük parçası belki de. Koskocaman bir imparatorluğun nasıl parçalandığını, neden parçalandığını, kimlerin parçaladığını, hesaplarının “asıl ne olduğunu” gerçek anlamda biliyor da değiliz hala, bir asır sonra bile.
Evet, bilmiyoruz Kurtuluş Savaşı’nın öncesinde ve sonrasında neler olduğunu, hangi hesapların yapıldığını. Kandırmayalım kendimizi bilmiyoruz, bazı oyunların, bazı planların altında neler olduğunu. Bazı anlaşmaların “içeriği konusunda” hiçbir bilgimiz yok, hiç birimizin bu ülke insanı olarak.
Yani sağlıklı bir bilgi sahibi değiliz, düşmanlarımız hakkında, bu toprakların başına kimlerin neler getirdiği konusunda. Onlar “yani efendilerimiz” ne demişse inanmak durumunda kalmışız, inanmasak vatan haini filan olunacağı söylenmiş bize. Bildiğimizi sandıklarımız da, çok renkli yalanlar ile eğilip bükülmüş,ve öyle söylenmiş bize. Bir sürü katkı maddesi koyarak getirip koymuşlar önümüze.
Bilmiyoruz Cumhuriyet kurulduktan sonra neler olup bittiğini. Doğru dürüst, düzgün adamlar tarafından yazılmış bir tarihimiz bile yok elimizde ülkemize dair. Kimi adamlar tarafından sipariş edilmiş “ve o sipariş üzere yazılmış” kitaplar ile bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz, o kitapların çoğunun doğru olmadığını bile bile, öyle değil mi?
Uğruna binlerce insanın asıldığı “şapka nasıl bir devrimdi?” diyemiyoruz. Devrim idiyse “bu gün o devrime ne oldu filan da, diyemiyoruz. Mesela neden milletvekilleri şapka giymiyorlar. Şapka giymedikleri için asılan adamların günahını kim çekecek sahi? Asıl gerçekler bu milletten hep saklandı, ve kimi gerçekler ters yüz edildi, ve edilmeye devam ediyor.
Neden bütün dünya kafirleri “ve içimizdeki iş birlikçileri” Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu kadar düşmanlar? Elbette “kedimizce cevabımız var sanacağız” bu soruların “ama o cevaplar” doğru cevaplar olmaya bilir. Daha derin, daha uzun cevapları olabilir bu soruların. Gelin bir daha düşünelim bazı şeyleri, gelin bir daha soralım “yabancı ve yerli kafirlerin” bu ülke ile neden bu kadar uğraştığını.
Farkındaysanız “bugünlerde” yeryüzü kafirleri bir daha birleştiler bu ülkeye karşı bir birleriyle. İçimizdeki alçakların her biri onların sadık elamanları gibi çalışıyorlar, ve sayıları her gün biraz daha çoğalmakta bunların. Artık HDP denen partinin Kürtler diye bir derdi olmadığı çok açık değil mi? Bunların yanında duran yabancı kafirler neyin peşindeler, veya HDP liler? CHP denen parti neyin peşinde sizce, ve neden yabancıların yanındalar son zamanlarda?
Unutmayalım diyorum “son zamanlarda oynana her oyun” bir İslam yurdu olan bu ülkenin yok olması. Seni her hangi bir yere, bir partiye, bir cemaate çağırmıyorum. Ama ülkene sahip çık diyorum, dinine sahip çık diyorum, toprağına ve yurduna sahip çık diyorum. Nasıl sahip çıkılacaksa öyle sahip çık, ve düşmanlarını tanı. Ben bunu der, bunu söylerim.