Petrol ile yağlanmış ipler düştü aklıma, ve çok korktum.
Dün gece masallar yazdım. Damla, damla, deniz sözlerim, ellerim de kalem kokusu, gül kokusu yüreğim, Medine kokusu her yer. Her yer ayet kokusu, ve hicret kokusu bütün dağlar.
Dün gece masallar yazdım. Suriye de evlerinde öldürülen kardeşlerimin gözlerini koydum içine, harabe olan evlerin çığlıklarını, genç kızların giyemedikleri gelinliği, beşikte öldürülen bebeklerin beşiklerini, ve Esat canavarının zulmünü koydum, kan dolu havuzların resmini koydum, Şam akşamlarını koydum, ve en güzeli asrın sözcüsü Bediüzzamanın Hutbe-i Şamiye’sini okodum, yani senin anlayacağın kardeşliği, ve ümmetin yeniden ayağa kalkma sevincimi koydum.
Dün gece masallar yazdım kendime. Kimler beni kalbimden vurdu, kimler yalan söyledi, ve kimler çukur kazdı, bel ki ölürüm diyerek, kimler bu ümmete ihanet etti, ve kimler işgal etti kalplerimizi, ve topraklarımızı? Kimler el koydu, yaşadığız şehirlere, mesela İstanbul’u kimler aldı İslam’ın elinden?
Evet dün gece sadece masallar yazdım. Tombul yüzlü adamları, dişleri sararmış işçileri, yok olmaya doğru koşan gençleri, bir de bana “seni hiç anlamıyoruz” diyen adamları yazdım.
Dün gece yalnız, masallar yazdım. Masalların içine yalnız Müslümanların acılarını koydum, kapılardan kovuluşumuzu, yirmi sekiz şubatlar da yok edilişimizi, ve tankların zincir sesini, Erbakan hocanın göz yaşını ve bu ümmete dualarını koydum.
Yazdım sustum, yazdım sustum, ve bir daha yazdım, sessizlik gitsin diye, bir daha bağırdım denizin dalgalarına. Gelin dedim, haydi üstüme, üstüme, bir daha gelin, gelin ben bu sevda da, ben bu dava da ölüp boğulmak istiyorum.
Masallar yazdım dün gece. Dün gece, beni kalbimden vuran adamlar ile konuştum, ve bir daha iman ettim, Rabbimin büyüklüğüne, bir daha gözlerimi dokundurdum ayetlerin sıcaklığına.
Boş ver Mehmet dedim, boş ver, varsın kimse anlamasın seni, ve kimse adam yerine koymasın. Senin Rabbin var dedim, ağlama yüreğim deyip kendimi çok teselli ettim dün gece.
“DÜN GECE MASALLAR YAZDIM KENDİME, VE HER MASALDA SEN VARDIN SEVDAM”