Varsın birileri ne derlerse desinler, yine birileri bizim canımızı acıtmış bile olsa "bu ülke" bizim ülkemiz. Bu topraklar bizim topraklarımız, ve biz bu ülkenin dağlarına baka, baka büyüdük. Ayaklarımız bu ülkenin topraklarında gezinirken kanadı. Bu sokaklarda saklandık oyun oynarken arkadaşlarımızdan.
Gördüğün şu dağlar var ya, o dağlar bizim dağlarımız "içimizden kimi zalimler" o dağları istila etmiş olsa da. Kim bilir bel ki bir gün geri alırız dağlarımızı onlardan, olmaz mı, neden olmasın? Hep zalimlerin sözü mü geçecek bu ülkede, hep Firavun yürekli adamlar mı kazanacak, olur mu öyle şey?
Ve sokaklar bizim sokaklarımız, dedelerimizin ten kokuları ile dolu bu sokaklar, ve babalarımızın alın teri kokusu. Evet kim ne derse desin, bu sokaklar bizim "içinde bir gece kondu ya bile" sahip değilsek de. Yani kimileri gibi saray yavrusu evlerimiz yoksa da "bu sokaklarda" bu sokaklar bizim. Bizim rüyalarımızın, bizim düşlerimizin, bizim sevgili bildiğimiz kadınların soluk aldığı, ekmek yaptığı sokaklar bu sokaklar. Sokaklarımıza sahip çıkalım derim sana, sokaklarımızı temiz tutalım, sokaklarımız her daim aydınlık olsun, merhamet dolu olsun, olmaz mı?
Bu ülke bizim ülkemiz.
Bazı zamanlar "haksızlığa uğramış olsak da, canımız acımış olsa da" asla alçakların safında, ölüm kusanların, onlara alkış tutanların" safında, ve yanında yer alanlardan olmayacağız, olmayalım, olmamak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışalım. İnadına aydınlık diyelim karanlık peşinde koşanlara rağmen. İnadına kardeşlik, inadına barış, inadına insan demeye devam edelim derim sana.
El-ele tutunmaya, gönül gönüle tutunmaya devam edelim. Bir birimizi selamlamaya, bir birimize "merhaba nasılsın" demeye devam edelim. Ve her gün, her akşam, her gece "insanlara, askerlere, polislere çocuklara" ölüm kusanlara lanet olsun demeye de, devam diyelim. Ve yine zalimlere zalimsiniz, haksızlara haksızsınız, yalancılara yalancısınız, talancılara talancısınız demeye de.
Biliyoruz çok talan edildik, ülkemizi talan ettiler, ahlak anlayışımızı talan ettiler. Aslında talan ettiler dinimizi, imanımızı talan ettiler. Ve kitabı "kendilerinin nasıl işine geliyorsa" öyle anlattılar bize. Ama biz, biz de bir anlayalım demeye çalışmadık kitabı. Her zaman Muhammed’i (sav) sevdiğimizi söylemeye çalıştık ama, Onun dediklerini hayatımıza almak işimize gelmedi çoğu zaman. Kendimizi kandırmayı seçtik aslında.
Artık çok başka şeyler olmaya başladı ülkemizde. Çok farklı yerlerden vuruyorlar düşmanları ülkenin. Topluca öldürmenin planları filan yapılıyor bir yerlerde. Mesela Amerika’da, mesela başka bir batılı ülkede. Hatta dost sandığımız kimi ülkeler de. Dost dedim de "anlaşılmalı" bu ülkenin dostu filan yok. Bütün yeryüzü kafirleri ülkemizi yok etmenin parçalamanın hesabını yapmaktalar karanlık bir yerlerde.
Ama biz, biz aziz insan. Biz Allah'ın kitabına iman ettiklerini söyleyen bizler "asla" kalbimiz olduğunu unutmayacağız. Varsın birileri "ölüm kusa dursun insanların üstüne" biz bir insanın değil "bir kuşun bile" ölmesine üzülenlerden olmaya da devam edeceğiz, öyle yaşamaya, insan olmayı öyle anlamaya devam edeceğiz, etmeliyiz.
Çünkü biz merhamet sahipleriyiz yeryüzünün. Öyle olunması gerektiğini söylediler Peygamberlerin her biri, ve biz her daim onları dinlemek durumundayız. Ve kutsal kitaplardan bunu öğrendik. Kurandan bunu öğrendik. Bunu öğrendik biz Muhammed Mustafa'dan (sav)
Onu örnek alanlara, Onu dinleyenlere, Ona kulak verenlere selam olsun, yeryüzünün neresinde yaşıyorlarsa. Sana da selam olsun aziz insan. Unutma sen benim kardeşimsin.