Böyle yazı mı, olur filan diyebilirsin? Bu gazete "seni de, nereden bulmuş da" diyebilirsin. Ve bütün bu sorularında haklı da, olabilirsin. Ve gönülden isterim senin haklı olmanı. Bütün insanların "sözlerinde" haklı olmasını isterim yemin olsun. Ve çocukların, kadınların her daim haklı olmalarını ister ve savunurum, onların haklı çıkmaları.
Ama bu yeni dünyada, bu zalimlerin çok olduğu dünyada işte, bizim isteklerimiz, bizim arzu ettiklerimiz olmuyor ki be kardeşim. Nasıl bir zalim anlayışsa "her zaman zalimlerin sözü geçer gibi" her zaman onların dediği olur gibi. Sence öyle değil mi, sence güç sahipleri her yanımızdan vurmaya çalışmıyorlar mı? Sormayalım mı "bu nasıl bir zalim dünya diye, bu nasıl bir zalim anlayış" diye mesela?
Mesela "nedir bu insanlığın çektiği batılılardan?" diye sormayalım mı, bir birimize, ve bu konuda bir cevabımız olmasın mı? Ya da nedir bu dünya insanlığının, Müslüman ahalinin Amerika dan çektiği diye sormayalım mı, bir cevabımız olmasın mı bu konuda?
Olmayacaksa, sormayacaksak "bu zulme razı olmak" değil midir, bunu iman ettiğimiz dinin neresine koyacağız?
Bu işlerin sorumluluğundan kaçmak doğru bir tavır mıdır, veya İslamca bir tavır mıdır?
Bu soruların cevabı bizde yoksa "bu nasıl" bir Müslümanca yaşamaktır? Bütün bunlardan bize ne dersek "ne farkımız kalır" kafirler ile aramızda?
Hani bizler, insanlara ihtiyaç sahiplerine, hatta canlılara kuşlara, dağlara taşlara bile, iyilik ve hayır yapan bir topluluk olacaktık yeryüzünde, bu konuda sözler vermiştik Allah'a.
Sözler vermiştik Peygamberlere "sizleri dinleyenlerden olacağız" diye.
Bumu dur, Peygamberleri dinlemek?
Yeryüzünde bir yarısı aç yaşıyor kardeşlerimizin, bir yarısı savaşların ortasında ölüm kalım mücadelesi vermekteler.
Başka bir kısmı evlerinden, yurtlarından çıkarılmış bir halde.
İşte bundandır aziz kardeşim, benim insan kardeşim "kimi zamanlar" yarınlar olmasın istiyorum, yarınlar gelmesin istiyorum, biliyor musun, veya ben anlatabiliyor muyum?
Çünkü biz böyle gidersek, biz böyle sorumsuz yaşamaya devam edersek, biz böyle bana ne demeye devam edersek "zalimler, ve karanlık adamlar, karanlık devletler" daha çok azacaklar, daha çok zulüm etmeye devam edecekler "halkı Müslüman olan" ülkelere, daha çok sıkıştıracaklar "şimdilerde" bizim ülkemize yaptıkları gibi.
Farkında mıyız? Yeryüzünde ne kadar zalim varsa, ne kadar puşt varsa "içimizdeki puştlar ile iş birliği yaparak" ülkemizi yangın yerine çevirmek istiyorlar, yakıp yıkmak istiyorlar, hatta parçalara ayırarak kendi köpeklerine teslim etmek istiyorlar, öyle değil mi?
Ondan diyorum yarınlar olmasa diye. Çünkü yarın yine çocukları öldürmeye devam edecekler, yarın yine kadınları öldürmeye ırzlarına geçmeye devam edecekler.
Yarın sabah yine bir batılı zalim konuşacak bir ajansa, veya bir Amerikalı barıştan filan söz edecekler.
Bunları tekrar, tekrar duymak benim canımı acıtıyor, gencecik polislerin ölüme gitmeleri, gencecik askerlerin ölüme gitmeleri canımı acıtıyor benim, bu ülkenin bir vatandaşı olarak. Ve kimi zamanlar bu acılar dayanılmaz bir hal alıyor.
Ülkemizin canı acıyor, insanımızın canı acıyor.
Ve verilen ölüm haberlerinden çocuklar çok korkuyorlar.
İşte bütün bunlardan uzak kalmak adına "yarınlar olmasın" diye bir dilek benim kisi. Elbette yarınlarda olacak, sabahlar da.
Fakat "bu olacak sabahlar aydınlık olsun diye" yeniden ayağa kalkmanın bir yolunu bulalım diyorum. Yeniden bir direniş yiğitçe, ve Müslümanca işte.
Yine uzun ettik...İyilik içinde kal aziz insan.