Çok kolay değil böyle zamanlarda bir şey söylemek. Hele hiç kolay değil, siyasetin, siyasetçilerin bunca önemsendiği zamanda yeni sözler etmek insana, ve bir birimize. Çünkü siyaset her birimizin şanlı bir kutsalı haline gelmiş san ki. Ve bundandır insanlar "bir kurtuluş beklemektedirler" kendi partilerinden şimdilerde, bu nasıl bir anlayışsa, nasıl bir beklenti ise bu.
Oysa hiç bir zaman "siyaset, ve siyaset adına konuşanlar" anlaşılır bir hedefe varamamışlardır insan adına, kardeşlik adına, hak hukuk adına. Ve tarihin bütün zamanlarında bu böyle olmaya gelmiştir, bu işler. Elbette içlerinden kimileri iyi işler yapmak için "ülke adına, insan adına iyi yatırımlar yapmak için" çalışmışlar yapmışlar, bir gayret içinde olmuşlardır.
Ne yazık bu çalışma içinde olanların da "dört bir yanı" sarılı haldedir kötüler tarafından. Siyasetçilerin kötülerinden "çok fazla zarar görmüştür" bu ülke, ve ülke insanı.
Her zaman "kötüler de, zalimler de, menfaat peşinde olanlar da, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyenler de, var ola gelmişlerdir siyasetin, ve siyasi partilerin içinde.
Ve bunlar her partinin içine girmeyi "hatta orada söz sahibi olmayı" başarmışlardır.
Siyasi partilerin içinde bulunduğu duruma bakınca "bunun böyle olduğu" anlaşılacaktır, görülecektir. Ve bu kötülerden kurtulmak kolay da değildir. Çünkü onlar kendileri birlikte "yanında olanları da" kirletmişlerdir, bilerek, veya bilmeyerek.
Bunun sağcısı, solcusu, dinlisi, sosyalisti yoktur, hepsinin, bütün partilerin içinden çıkıyor bu puşt adamlar.
Ne helal hesapları vardır bunların, ne haram. Yalnızca kendi çıkarlarının peşindedirler.
Günümüzde siyasetin, siyasetçilerin diline, ahlakına, nezaketine bakınca "insan bir daha ümidini kesiyor" siyasetçilerden. Her türlü kabalık, her türlü nezaketsizlik, her türlü küfür sözler onların üstünde. En pis, en kirli sözleri onlar kullanıyorlar bir birlerine. Ve utanmaları da yok ahaliden.
Onun için işimiz çok zor aziz insan, işimiz çok zor.
Onların konuşmalarını dinledikçe, bir birlerine yaptıkları hakaretleri küfürleri duydukça "İnsan sormadan edemiyor" şimdi bizi bu insanlar mı, idare ediyor diye. Ne saygıdan haberleri var, ne nezaketten, ne insanın dilinden, ne dinin dilinden haberleri var.
Hayatımıza onları, onların davranışlarını, onların ahlakını, onların nezaketini, onların sözlerini alırsak "iyilik adına, hayır adına, güzel davranışlar adına" varabileceğimiz bir yok.
Gelin biz kendimize, kendimiz iyilik yapalım. Yeniden dinin diline, insanın diline, kitabın diline, ahlakın ve nezaketin diline talip olmanın sevdasını taşıyalım.
Bundan demeye çalışıyoruz bazı şeyleri.
Şimdi bizler, evet bizler dünyanın en bereketli, en aydınlık, en aşk dolu topraklarında "kendi değerlerini kaybetmeyi umursamayan" evet umursamayan, servet şöhret peşinde koşmanın "iyi bir halt olduğunu sanan" dinden imandan söz ermekle cennete gidileceğine inan kişiler olduk. Kendimizi nasıl ikna ediyorsak, ettik, kendimizi kandırmayı becerdik.
Kim bilir bel ki "bizi çok kandıranlara nispet olsun" diye yaptık bunları. Ama hayırlı yol değil "günümüz insanın" yolu.
Elbette "çok azda olsa, iyiler yok değil" o iyilerin her biri, selamı hak ediyor, selam olsun o iyilere.
Yine bundan deriz, biz kendimizi yenilemezsek, siyaset adamları kendilerini yenilemezse, din adına konuşanlar kendilerini yenilemezse, okunan hutbeler, edilen vaazlar yenilenmezse, konuştuğumuz bu dili yenilemezsek, düşüncelerimizi yenilemezsek "kimse kendini kandırmasın" çok fazla değişen bir şey olmayacak hayatımızda, ve ülkemizde, ve yaşadığımız şehirlerde. Şimdiye kadar olmadığı gibi.
Olduğunun sandığımız şeylerin her biri bizim gözümüzü boyamak için olan şeylerdir, zorla oldurulan şeylerdir onlar. Kendimizi yenilemezsek, yüreğimizle konuşup, yüreğimizle yazmazsak, vay halimize diyeceğiz bir gün. Şimdi soralım "sahi bu mudur" yaşamak? Bu mudur kitaplardan ve tanrıdan söz etmek?
İnsan önce kendine konuşmalı çağımızda. Oysa şimdi, herkes karşısında olanlara konuşuyor. Kendi o kadar yıkık dökük iken başkasını inşa etmekten söz ediyor. Yani ayıp ediyor insan çağımızda.