Aslında Allah’ın (C C) hü bizden “kendine dair” istediği bir şey yok. Allah’ın istediğini sandığımız her şey "insanın kendini insan etmesi" kendini inşa etmesinde başka bir şey değildir.
Yani Allah için yaptığımızı sandığımız her şey aslında insanın kendi için yaptığı bir yatırımdır “hem bu dünya için” hem öbür dünya için.
Zira Allah adına yaptığımızı sandığımız “her eylem” bizi daha çok insan yapar, daha çok merhametli eder, daha çok vicdanımız çoğalır, içimiz daha çok aydınlık olur, Allah için yaptığımızı sandığımız şeyleri yapınca.
Yani insanın yaptığı her hayır, her iyilik “önce kendi içindir” ve bir gün mutlaka karşısına çıkacaktır, insanın elinden tutacaktır
Yapılan "yaptığımız" hayır ve iyilikler bizi terbiye eder, bizi insanlara karşı saygılı olmaya sevk eder, hayvanları sevmemizi sağlar. Yoksullara, ve ihtiyaç sahiplerine insanca davranmamızı sağlar.Allah ile olan bağımızın devamlı olmasının gelişmesini sağlar. İnsanı kötülüklerden uzaklaştırır, şeytani düşüncelerden uzak kalmamıza yardımcı olur.
Ve Allah bizden sadece gücümüzün yettiği kadar iyilik yapmayı, hayır yapmayı, yoksulların yanında olmayı ister. Yani sahip olduğumuz imkan kadar. Gücünün yettiği kadar "iyilik yapmalısın" der, gücünün yettiği kadar "ihtiyaç sahiplerinin" yanında olmalısın der.
Biz bunu nereden anlıyoruz?
Zira bakara suresi 286 ayette "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar" buyurur
O zaman bizim kendimize haklı bahaneler bulmamıza fırsat bırakmıyor Allah. Yani her insan gibi bizim "zaman-zaman" yani bunca açı ben mi doyuracağım, bunca yoksula ben mi yardım edeceğim, bunca yaşlı kadının evine ben mi ekmek götüreceğim?" gibi sözler etmesine fırsat vermiyor.
Sen imkanın kadar sorumlusun, gücün kadar sorumlusun, kollarını yetiştiği kadar sorumlusun "diyerek" bizim bahanelerimizi elimizden alıyor.
Bu oruç günlerinde "uzun-uzun" söz etmeye gerek yok.Aslında neyin ne olduğunu biliniyor herkes tarafından.
Bildiklerimizi yapalım hele bir. İmanımız kadar iyilik büyütelim sokaklarda insanlara. Vicdanımız kadar elinden tutalım düşünlerin hele bir.
Hele bir yola düşelim, bir anlayalım biz kendimize yardım ediyoruz başkasına ettiğimizi sanarak.
Düşen birinin elinden tutup kaldırırsak "kalkan" bizim kendi bedenimiz
Kendi yoksulluğumuz dur doyurduğumuz.
Kendi yetim kalmalarımız dır acıyıp saçını okşadığımız.
Ey insan kendine iyilik yap bu oruç günlerinde. Kendine çok iyilik yap bu Ramazan günlerinde.
Kendini kaldır düştüğün yerden. Farkında değil misin "ne çok" düştüğünün.
Ne çok yara bere içindesin, ne çok günahla dolaşıyorsun "gel kendini yıka, ve yaralarını sar" fırsat elinde iken.
Ne saklanacak yerimiz olacak yarın, ne gidecek yerimiz o hesap gününde.
Bir odacık olsun "kendin için" kendin inşa et. Başka bir çıkışı yok bu işlerin "anla" artık.
Anla yarınlar çok yakın, ölüm çok yakın. Nesine aldanıyor nesine kanıyor sun bu dünyanın.
Bu dünya herkese yalan söyledi. Bari sen inanma bu yalanlara.