Kendimizi kandırmayalım. Ciddi işler yapmıyorsak, ciddi eylemler içinde değilsek, ve sözlerimizde ciddiyet yoksa "gelin kendimizi ve başkalarını" kandırmayalım. İnanmak ciddiyet ister, iman etmek ciddiyet ister, Allah'ın hakkı, kitabın hakkı, Peygamberin hakkı demek ciddiyet ister. Ciddiyet ister "ben Müslümanlardanım" demek.
Bir bir ayetlere inanmak ciddiyet ister. Can kulağı ile Peygamberi dinlemek, ve onun yolunda gitmek ciddiyet ister. Sorumluluk taşımak ciddiyet ister insanca. Kendi adına olduğu gibi "başkaları adına da, başka adamlar başka kadınlar, başka çocuklar için" dertli olmayı, onların halini de düşünmek ister "ben iman edenlerdenim" demek.
Muradımız kimseyi yargılamak değil, ve kimseye bir şey demek değil muradımız. Hani ayette "Müslümanlar, Müslüman erkeler, Müslüman kadınlar, bir birlerinin velisidir" denir ya. En azından buradan yola çıkarak, Müslüman denilen insanların" kendilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini, bir söz ederken, ben buradayım, ben iman edenlerdenim derken "ciddi olmalarını" hatırlatmaya çalışmak derdimiz sadece.
Ülkemizin içinde bulunduğu durum, oğullarımızın kızlarımızın içinde bulunduğu durum "iç açıcı değil" demeye çalışıyoruz. Çocuklarımız bir bir elimizden kayıp gidiyor diyoruz. Yaşadığımız şehirlerin kalbi birileri tarafından, toprakları başka birileri tarafından, dağları taşları denizler daha başkaları tarafından talan ediliyor diyoruz. Edilmiyor mu? Şehirlerimiz ruhsuz hale getirilmiyor mu? Ağaçsız ormansız susuz bırakılmıyor mu? Kim bunlar. Bu göklere yükselen binalara içimizden kaç kişi oturabilir sahi?
Sonra bu savaşlar neden yapılıyor, kim yapıyor. Neden bizim çocuklarımız "yani yoksulların, yani Müslümanların" çocukları öldürülüyor hep. Bu bombalar bu zalim silahları kim veriyor insanların eline, maksatları ne? Bu savaşlarda ölen çocuklardan, beton yığınlarının altında kalan çocuklardan,kadınlardan "bu toprakların çocukları olarak, Müslümanlardan olduğunu söyleyen bizler" hiç mi sorumlu değiliz. Bunu kim söylüyor bize?
Sahi biz kitabı nasıl anlıyoruz, Peygamberi nasıl anlıyoruz biz. Ve iman etmeyi nasıl anlıyoruz. İman etmemiş olanlar ile bir farkımız yıksa "biz daha adil değilsek, biz daha merhametli, daha vicdanlı, daha paylaşımcı değilsek" nasıl iman ettiğimizi iddia edebiliyoruz? Yaşadığımız dünyada, ve ülkemizde "milyonlarca sürgün insan yemiş insan var" bu zulmü yapanlara "siz zalimler siniz" demeye gücümüz yetmiyorsa,en azından demiyorsak "nasıl" kendimizi temize çıkarabiliyoruz sahi?
Ne bileyim be, kardeşim! Bende çırpınıyorum işte. Ben de bir birimizin elinden tutalım diyorum. Bende böyle yaşanılmaz diyorum. Fena yıkıldık diyorum, fena dağıldık, fena savrulduk diyorum. Bir birimizi toplayalım diyorum, bir birimizin kalbine dokunalım diyorum, bir birimizin gözüne bakmaktan utanmayalım diyorum. Yoksa bu ateş bizi daha çok yakacak ve kül olacağız diyorum.
Ciddi olalım diyorum. İnsan olmak ciddi iştir, Müslümanım demek ciddi bir iddiadır bunun hakkını verelim diyorum. Ve söz söylemek, sözüm var demek ciddi bir duruştur. Gelin bunu kavrayalım diyorum. Yoksa bu gidişler, bu boş sözler, bu seyirci halimiz, bu boş iman etmeler bizi "gideceğimiz yere" götürmez.