Çağımızın ve ülkemizin en samimi, en yüreği aydınlık düşünce adamlarından biri olan Sezai Karakoç böyle diyor, bir şiirinde... Ah beni vursalar bir kuş yerine... Kuşların bile ölmesine üzülen bir şair, bir düşünce adamı Sezai karakoç, ve aşkı uğruna bir ömür harcayan sözünde duran... İslam ümmetinin derdini dert edinen, sıkıntısını sıkıntı edinen, ve bunun karşılığı olarak hiç bir beklentisi olmayan bir yiğit adam O... Allah ömrünü uzun etsin, Allah ömrünü bereketli kılsın...
Daha Suriye savaşı başladığı yıllarda "bu meseleyi yalnız Müslümanların, Müslüman önderlerin, Müslüman siyasetçilerin, Müslüman ülkelerin" el birliği ederek, gönül birliği ederek, söz ve güç birliği ederek çözmeleri gerektiğini söyleyen insan... Ali rolünü, Ömer rolünü, Ebu-Bekir Rolünü, ve Osman Rolünü savunan adam...
Sonra Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti İsa, Ve Hazreti Muhammed'den söz eden, ve hayatlarımızın onlara benzemesi gerektiğini savunan, ama Allah için savunan...Kendi içinde, kendi düşlerinde yaşaya yaşaya yazan söyleyen...
Almak isteyenin, bilmek isteyenin düşünmek isteyenin alacağı çok şey var Sezai Karakoç’tan... Diyelim gitsin, mesela bir adam din adına konuşuyorsa, insan adına medeniyet adına konuşuyorsa, İslam birliği filan diyorsa, okumalı ve anlamaya çalışmalı Sezai Karakoç’u...
Ya da yazıyorum diyorsa bir insan, insanlara yön vermeye akıl vermeye kalkıyorsa, kendinin insanlık adına söz ettiğini sanıyorsa "ve okumamışsa Sezai Katarkoçu" onu tanımamışsa, onu anlamamışsa boşuna konuşuyor demektir... En azından ben böyle düşünüyorum, başkaca sözü olan varsa öne çıksın, bir şeyler desin bize...
Sonra Necip Fazıl da öyle, Nazım Hikmet de öyle...Ve İsmet Özel, İsmet Özel de öyle...Ama Sezai Karakoç İslam ümmetinin derdini yüreğinin derinliklerine taşıyan adamdır... İşte o yürek, bir kuşun bile ölmesine öldürülmesine razı olmayan, o kuşun yerine kendi ölmeyi talep eden, "ah beni vursalar bir kuş yerine" diyebilen...
Ateş içinde kalmış gibi işte... O Kalabalıklar içinde yalnız bir adam, ama büyük amaçları olan, büyük düşünceleri olan, İslam ülkeleri üstüne kafa yoran kalbini insan sevgisi ile dolduran "her saniye her an" İslam ümmetini düşünen, insanı düşünen, Ortadoğu diyen biri...
Aziz kardeşim...
Lafla olacak şeyler değil bunlar...Ve şimdi ölen, öldürülen yalnız kuşlar değil...Ölen çocukları Ortadoğu’nun, ölen adı İslam ülkesi diye anılan ülkelerin çocukları... Ölen o çocukların anneleri babaları, ölen sensin, ölen benim, ölen biziz, ne zaman anlayacağız bunu, ne zaman aklımızı başımıza alacağız, ne zaman sevmekten söz edeceğiz bir birimizi?
Ne zaman emperyalistlere birlikte karşı durma konusunda yan yana geleceğiz sahi? Şimdi bu soruları sorma zamanı değil mi? Neden kafirlerden zalimlerden katillerden "medet umar yardım bekler hale geldi ümmet?" eğer ümmet isek...Neden katlanıyoruz kafirlerin ihsan ettiklerine?
Birbirimizi sevmeyi, sonra insanı, sonra ağaçları sevmeyi ne zaman öğreneceğiz...Hesap günü kardeşim, hesap günü vallahi var, ve o gün mahcup olmak ne kötü bir şey, bilelim bunu...
Gelin kavga etmeden, birbirimize öfkelenmeden yeniden inşa edelim insan yanlarımızı... Yeniden anlayalım çağımızda işlenen her cinayetten sorumlu olduğumuzu...Ölen her çocuktan, öldürülen her anneden, ve aç sabahlayan bir adamdan sorumlu olduğumuzu...
Doğru nefsimize ağır gelen zor şeyler bunlar... Ama biz, bu zor olanlara talip olunca Allah'a daha yakın olanlardan olacağız...
Yetmez mi?