Kan diyor adam, kan dökülür diyor, ya da kan dökeriz diyor. Kan döker “yine engelleriz” diyor aklına düşünce demokrasiden, özgürlüklerden, ve halkın tercihinden söz eden biri. Bir kişi “tek bir kişi bile kalsak” kan döker yine seni başkan yaptırmayız diyor.
Kime diyor? Ülke ahalisinin yüzde elli ikisinin oyunu alarak Cumhurbaşkanı olmuş Tayyip Erdoğan’a. Yani ülkenin halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanına.
Kim diyor? Kimin dediğini siz de biliyorsunuz. Şu nasıl genel başkan olduğu, kimlerin onu genel başkan yaptığı, neden yaptıkları “hala sır olan” ve kimin tezgahladığı “bir türlü çözülemeyen” bir kaset sonucu CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaoğlu denen malum zat.
Ve bu sözleri söylerken “kan dökülür/kan” derken “yüzündeki öfkeli karanlığı” bana Bülent Ecevit’in Refah partisinden baş örtülü milletvekili seçilmiş Merve kavakçı için “çıkarın bu kadını dışarı, burası devlete meydan okunacak yer değildir” derken yüzündeki cehennemi karanlığı hatırladım. Sahi siz görmediniz mi “o karanlık” öfkeyi. Bunlar hep bu halka öfkelidirler zaten. Ne delerse desinler “halkı” sevmeyi beceremedi bu parti, ve o partinin yetkilileri, genel başkanları olanlar.
O zaman Ecevit’in yüzünde “hangi cehennemi karanlık vardıysa” bu gün de Kemal Kılıçdaroğlu “kan dökülür/kan” derken “yüzünde ve gözlerinde” aynı cehennemi karanlığı taşıyordu. Aynı öfkenin ateşi vardı “bu zatın” gözlerinde.
Sanki adam bir partinin genel başkanı değil “kanlı bir örgütün” lideri. Sizce öyle değil mi?
Uzun-uzun söz etmeye gerek yok. Bu zihniyet “yani bu CHP zihniyeti” her zaman, “yani bütün zamanlarda” ülke ahalisine, onun değerlerine, dinine imanına, ve tercihine düşman olarak, düşmanlık yaparak bu günlere gelmiştir.
Ve şu anda da bile değişen bir şey yoktur. Aynı düşmanlık, aynı öfke, aynı kin devam etmektedir. Bakmayın şimdi pusuda yattıklarına “ellerine geçen ilk fırsatta” bütün hınçlarını alacaklardır, her zaman olduğu gibi canını acıtacaklardır insanların.
Farkındaysanız “siyaset alanında” en çok bu parti “ve bu bey” halkın tercihinden, demokrasiden, özgürlükten söz edip dururlar. Ama halk onların sözlerine kanmadığı için, onları tercih etmediği için “her daim” halka düşmandırlar, öfkelidirler.
Öyle olmasaydı ülke ahalisinin “yüzde elli ikisinin oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir kişiye” bu kadar düşman olabilirler miydi. Ona yapılan her hakaret “ona söylenen her söz” en azından ülke ahalisinin yarısından fazlasına söylenmiş olmuyor mu?
Bu zavallı adam kendi ülkemizde “kan dökülür” diye bağırıp çağırmakla kalmamış “bu sözlerinin arkasından hemen yurt dışına giderek” aynı karanlık sözleri gittiği o yerlerde de söylemiştir.
Ve her daim demokrasiden söz eden batılılar sayın Kılıçdaroğlu’na “aferin sana, gerçekten cesaretini takdirle karşılıyoruz” diye sırtını sıvazlamışlar. Nasıl ama, batılıların sırtını sıvazladığı, sen çok yaşa dedikleri bir adam.
Ve bu kişi “yurda döndükten sonra” Van da il başkanlarına hitap ederken de “orada da” aynı sözleri tekrar etmiş, ve il başkanları alkışlamışlardır.
Dünyanın hiçbir yerinde, hatta muz cumhuriyetlerinde bile “bir parti genel başkanı” kan dökmekten, kan dökülmesinden söz etmez, ederse o ülke ahalisi ayağa kalkar.
Geçmişte Erbakan Hocanın “önü ve arkası olan” kanlı mı olacak, kansız mı, sözünü ülkenin gündemine taşıyan, ve Erbakan Hocaya kan kusturan “sözde basın” şimdi Kılçdaroğlu denen adama alkış tutmaktadır.
Neyse ey halkım.
Uzun söze hacet yok
Sen anladın beni. Ben anlatamasam da “sen” anladın benim muradımın ne olduğunu.
Yani bu adamlar bizi asla sevmediler.
İnançlarımızı sevmediler.
Geleneklerimizi, değerlerimizi sevmediler.
Kızlarımızın baş örtüsünü sevmediler. Ve her zaman ona düşman oldular, ve yine düşmanlar. Bakmayın şimdi pusu da beklediklerine.
Geçmiş zamanlarda Adnan Menderesi asan bu zihniyet “ellerine fırsat geçmiş olsa” Tayyip Erdoğan’a da aynısını yapacaklardır. Hem de demokrasi diye-diye. Özgürlük diye-diye. Halk idaresi diye-diye.
Bunların canımızı acıtmadıkları “bir zaman” boşluğu yoktur.
Tayyip Erdoğan’ı sevmesen bile “ne olur” bu adamlara, bu partiye, bu Kemal Kılıçdaroğluna “fırsat verecek” bir davranış ta bulunma ey halkım.
Ey halkım unutma zalimleri.
Baş örtüsü düşmanlarını, özgürlük düşmanlarını, camileri yakıp yıkanları, ve ezanları susturanları unutma.
Benim gibi de sen de. Unutursam kalbim kurusun.