Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Külliye’de buluştuğu muhtarlara çok önemli bir görev verdi..
Dedi ki;
“Türkiye'nin yönetim sisteminin en küçük birimi olan mahallelerin huzuru, gelişmesi, insanlar arasındaki dayanışmanın, iş birliğinin güçlenmesi konusunda muhtarların yaptıkları çalışmanın önemini biliyorum..
Ülkemizde bir tane mağdur, mazlum, gece yatağa aç giren çocuk mevcutsa..
Yakacağı olmadığı için titreyen yaşlı varsa..
Başka hiçbir işin anlamı yoktur..
İşte bunları muhtarlar takip edecek ve yetkili kıldığımız kişilere bilidirip sorun çözülecek..
Bu toplantılara başladığımız günden bu yana, muhtarlarımız aracılığıyla çok sayıda vatandaşımızın sorunu çözüldü..
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nde faaliyete geçen Muhtarlar Daire Başkanlığı, muhtarların ve muhtarlıkların meselesini en üst düzeyde takip edecek..
Muhtarların taleplerini karşılamak üzere illerde vali yardımcısı, Büyükşehir belediyelerinde genel sekreter yardımcısı, diğer belediyelerde de başkan yardımcısı düzeyinde muhataplar belirlendi..
Bu muhataplar, muhtarların emrinde olacaklar..”
…
TARİHİMİZDE İLK KEZ
Böyle sözler Cumhuriyet tarihimizde ilk kez söyleniyor..
Böyle bir görev, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez veriliyor..
Böyle bir uygulama, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez yapılıyor..
Aklınıza, “vali yardımcısı, kaymakam vesaire gibi adamlar muhtarların emrinde olur mu, kim dinler muhtarı” diye bir soru gelebilir..
Ama, Erdoğan açık kapı bırakmıyor:
“Muhtarlarımızı üzen beni de üzer, muhtarlarımızı memnun eden beni de memnun eder..”
İşte bu, “millete gerçekten verilen değer”dir..
İşte bu, “gerçek bir hizmet anlayışı”dır..
…
Böylesine güzel bir tablo varken..
Erdoğan bir “çirkinliği” de dile getirmek zorunda kaldı..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “seçim meşru değil” söylemini..
Bu konuda da muhtarları şöyle uyardı:
“Bunlara göre CHP'ye hizmet eden demokrasi meşrudur, CHP'nin işine gelmeyen demokrasi ise behemehal def edilmesi gereken bir yüktür..
Seçilmiş cumhurbaşkanını meşru görmeyen kafa, sanıyor musunuz ki siz muhtarları meşru sayar?
Kılıçdaroğlu kafasına göre, hiçbiriniz meşru değilsiniz..
Hiçbiriniz muhtarlık koltuğunda oturmaya layık değilsiniz..”
…
Bu millet, bunun takdirini yapacaktır, eminim..
…
KİMİN ELİ ÖPÜLÜR?
Biliyorsunuz..
Bizde liderlerin çoğu genç-yaşlı demeden, herkese, “ellerini öptürmeye” bayılır..
Dün işte buna benzer bir olay yaşandı..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Mehmet Akif Ersoy'u anma programına katılan üniversite öğrencileriyle bir araya geldi..
Program sonunda servis araçlarına binmeye hazırlanan öğrenciler bir anda yanlarında duran makam aracından inen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı karşılarında görünce şaşkınlık yaşadı..
Daha sonra etrafını saran öğrencilerle öz çekim yapan Erdoğan, elini öpmek isteyenlere ise müsaade etmedi..
“Hayır, ben el öptürmüyorum, siz annenizin, babanızın bir de hocanızın elini öpün” dedi..
Erdoğan'ın bu sözlerine bir öğrencinin, “siz bizim için bir hoca, bir üstat değil misiniz” karşılığını vermesi, gülüşmelere neden oldu..
…
ŞU DİKTATÖRE BAKIN
Neye üzülüyorum biliyor musunuz?
Bu adama hala “diktatör” yakıştırması yapılmasına..
El öptürmüyor..
Vali yardımcısını, kaymakamı, belediye yetkililerini muhtarların emrine veriyor..
Ülkesinde mağdur, aç ve soğuktan titreyen kimse olmasın diye yırtınıyor..
Hakkında dünya kadar yapılan iftira, hakaret ve yalanlara karşı “hukuk” yolunu seçiyor..
Bu nasıl diktatör, bilen bana da anlatsın..