Bugün de biraz “çocuklarımızı” konuşalım mı?
…
ANNE-BABA OLMAK BU MU?
Öylesine daldık ki siyasete..
Geçim derdine..
Hırsıza-arsıza..
Yalancılara-inkarcılara..
Sahtekarlara..
Teröre-ötekileştirenlere..
Neredeyse çocuklarımızı unutur hale geldik..
Geleceklerini düşünemez olduk..
…
Okutmakla iş bitiyor sanıyoruz..
Sırtını giydirmekle..
Karnını doyurmakla..
Yaz okullarına göndermekle, tatil yaptırmakla..
Anne-babalık görevimizi yaptığımızı sanıyoruz..
Öyle olsaydı..
Bugün yüzlerce üniversite mezunu “işsiz” çocuğumuz olur muydu?
Çoğu sigaraya, uyuşturucuya, sekse bağlanır mıydı?
…
DÖNÜN ÇOCUKLUK HALLERİNE
O minicik hallerini bir hatırlayın..
Saftırlar..
Doğaldırlar..
Ağızlarına geleni söylerler..
Ve öyle laflar ederler ki, donar kalırız..
Hele şimdiki çocuklar?
Hemen hepsi de büyümüş de küçülmüşler sanki..
Sorgulayan bakışları..
Cevap bulmakta zorlayan soruları..
Bilgileri..
Düzgün konuşmaları..
Merakları..
Oyun anlayışları..
O kadar farklı ki..
Yaşlarından, bir 10 yaş ileride gibiler..
…
BÜYÜKLERİNDEN NE GÖRÜRSE O
Oysa..
Ne hayallerle büyütürüz onları..
Bize yaşattıkları o doyumsuz hazlar hiç aklımızdan çıkmaz..
Ama..
Büyüdükçe “değişmeye” başlarlar..
Yalancı, hin, çıkarcı, sorumluluktan kaçan, eğlence düşkünü olurlar önce..
Sonra..
Büyüklerinden “hayat taktikleri” almaya başlarlar..
Eş, sevgili nasıl aldatılır?
Zahmetsiz para nasıl kazanılır?
Nasıl kazık atılır?
Nasıl yalan söylenirse, sonuçta ne elde edilir?
Meclis üyesi ve milletvekili nasıl olunur?
Yalakalık nerelerde lazımdır?
Vergi niye ve nasıl kaçırılır?
Vatan-millet nasıl satılır, nasıl hortumlanır?
Öğrenirler bir şekilde..
…
BU TOPLUM BİZİM ESERİMİZ
Sonuçta..
İşte böyle bir toplum çıkar karşımıza:
Bireyselleşmiş..
Birbirine saygı duymayan..
Duyarsız..
Tatminsiz..
İki yüzlü, hatta binbirsurat..
Her an şiddete hazır..
…
ASLINDA ONLAR DERS VERİYOR
O minicik hallerini bir hatırlayın..
Saftırlar..
Doğaldırlar..
Farkında mısınız?
O çocuklarımız bize ders veriyor aslında..
Ama hiç “ders” almıyoruz..