Bugün sizlere iki “Facebook paylaşımı” aktaracağım..
“Balık hafızalı” toplumumuza ilginç hatırlatmalar yapmışlar..
Paylaşımlar güzel, anlatılanların anlamı daha da güzel..
Okuyun, göreceksiniz..
…
KANIKSANMIŞ GARABET
İlk yazı Mehmet Çetin’e ait, Selahattin Akar paylaşmış..
…
Babasından kalan mirasın yüzde 80’ini eşkiyaya kaptıran aileden türeyecek nesillerin uslu durması için, ahvali (durumu-olayları) kazanım olarak benimsemesi gerekiyordu..
Bunun mümkün olduğunu yaşayarak öğrendik..
Nasıl olacaktı?
Öncelikle dedelerine düşman olmalıydılar, oldular..
Bu düşmanlık, “mirasın reddine uzanacak kadar” derin olmalıydı, öyle de oldu..
Ortaya çıkan güdük devlet adına kitlelere hitap edecek “tek aktör” tanımlanmalıydı ki, çatlak ses çıkmasın..
Yalanlarla kuşatılmış resmi tarih, o aktörün imgesini zihinlere “yegane kahraman” olarak kazımalıydı..
Tapınacak kadar derin kazındı..
Böylelikle, “kurtarıldığına inandığı günden öncesini sorgulamaya ihtiyaç duymayan” toplumsal bir hafıza ürettiler..
…
Peki bunca şeyi nasıl başardılar?
Onca nesil nasıl oldu da “embesil mankurt”lara dönüştü?
Eğittiler efendim..
Kısıtlı bilgi, korku, kanıksanmış cehalet ve sefalet, başını kaldıranın ensesine inen değnek sayesinde..
Kıyamın (ayakta durmanın, direnmenin) önünü cehaletle kestiler ve kalan boşluğa duvarlar ördüler..
“Bizim öğrettiklerimizin dışında bir şeyler bilmene gerek yok” dediler..
Açılmaya ihtiyaç hissetmeyen zihinler, yeni fikirler ve ürünler üretme yetisini kaybederler ve statükoyu hakikatin ve mukadderatın bütünü olarak kanıksarlar..
Bu sebeple yeni toplumun kendi tarihiyle bağı kesilmeli ve kelime hazinesi kısıtlanmalıydı ki, idrakler güdük kalsın..
Alfabeyi değiştirerek sadece tarih ile olan bağımızı kesmekle kalmadılar; aynı zamanda kısıtlı düşünen, hatta genellikle hiç düşünmeden önüne konanı tüketmekle yetinen nesiller türedi..
Böylelikle kanıksadık ve aymazca kutsadık bariz köleliği..
Bu sebeple işbirlikçi kadrolar, “eğitim sistemine atılacak her neştere” ısrarla direneceklerdir..
…
‘TENCERE DİBİN KARA’
İkinci yazı “Leman Serengil”e ait..
Her ağızlarını açıştı hükümete veryansın eden CHP’lilerin “tencere dibin kara” hallerinden birini dile getirmiş..
…
“Uçağı sat” diyenler, meğer nerelerden ne çalarmış bakınız..
CHP'de Kılıçdaroğlu dışında İş Bankası yönetiminde görev yapan pek çok ünlü isim bulunuyor..
Eski genel sekreterlerden Adnan Keskin, Ali Topuz, Mustafa Özyürek, Cevdet Selvi, İsmet Atalay, Ali Sözen, Mustafa Timisi, Bülent Tanla ve Enis Tütüncü..
Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçildikten sonra İş Bankası yönetimine ağırlıklı olarak hemşerilik bağı olan isimleri atadığı ve ve liyakata dikkat etmediği iddiaları CHP kulislerinde yoğun şekilde konuşuluyor..
İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliği sona eren CHP'liler, bankanın diğer iştiraklerinde yüksek maaşla görev yapmaya devam ediyor..
CHP lideri Kılıçdaroğlu da SSK Genel Müdürlüğü görevinden emekliye ayrıldıktan sonra Deniz Baykal tarafından İş Bankası yönetimine atanmış..
CHP eski milletvekili Müslim Sarı ve partinin önde gelen isimlerinden Murat Karayalçın da yıllık geliri 1 milyon liranın üzerinde olan yeni görevlerine önümüzdeki günlerde başlayacak..
Kemal Kılıçdaoğlu, 3 yıl önce eski milletvekilleri Bayram Meral ve Mehmet Moğultay'ın oğulları Kemal Meral ve Ulaş Moğultay'ı İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atamış ve bu karar kamuoyu ve parti tabanında büyük tepkilere neden olmuştu..
…
KİM DOĞRU KİM YANLIŞ
Bildiğimiz olaylar var, bir de “bildiğimizi sandığımız” olaylar var..
Çoğumuz “araştırma” gereği duymadan söylenenlere inanıyoruz..
Ama, daha sonra söylenen o şey ne ise; (onlarca yıl sonra da olsa) “doğru olmadığı” ortaya çıkıyor ve “söylenen her şeye inandığımız için” kendimize kızıyoruz..
Sonra?
Sonra yine söylenenlere (algılara) inanmaya devam ediyor, aksini söyleyene tepki gösteriyoruz..
Bari bu defa, şu yazılanları bir araştırın..
Bakın bakalım, kim doğru kim yanlış..
Bunu bilmek istemez misiniz?