Antalya Ticaret Borsası (ATB) önderliğinde 2010 yılından beri düzenlenen Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX bu yıl 160 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yaparak hiçbir başarının tesadüfi olmadığını bir kez daha gösterdi. Sekiz yılda 25 bin ziyaretçiden 161 bin ziyaretçiye ulaşmanın ardında ciddi emeği bulunan ATB başkanı sevgili Ali Çandır başta olmak üzere tüm ekibine bu başarılarından ve kente kattıkları değerden dolayı bir kent sakini olarak teşekkürlerimi sunuyorum.
Ekonominin temel prensibi üretimdir. Üretimin olmadığı yerde büyüme de olmaz, istikrar da! Ancak talebin olmadığı yerde üretim çok fazla anlam ifade etmez. Ürettiğini satabilmenin temelinde ise onu pazarlayabilmek yatar. Pazarlamanın hedefi ise üretilen ürün ve hizmetlere talep yaratabilmek ya da mevcut talebi çekebilmektir. Bunun için ise tüketicinin kabul edeceği kalite ve fiyat gibi değerler yaratmak gereklidir. Tüketiciler sahip oldukları imkânlar dahilinde daha kaliteli ürünleri daha ucuza temin etmek isterler. Elbette tüketiciler hileli yollardan bu algıların yaratılması yoluyla geçici olarak kandırılabilir, ancak ticari ahlaka aykırı olan bu yöntem uzun vadede kendi bindiği dalı keserek hem işletmeye hem de sektöre zarar vermekten öteye gidemez.
Bir tüketici olarak Yörex’e her gittiğimde farklı bölgelerden gelen bal, peynir ve tereyağı gibi sofralarımızın en önemli süsleri başta olmak üzere çoğu zaman yakından tanıma fırsatım olmayan yüzlerce yöresel ürünün tadına bakma ve satın alma şansına sahip oluyorum. Bir akademisyen olarak ise Yörex bana para kazanma hırsına kapılıp tüketicileri dolandıran işletmeler yüzünden ürettiği kaliteli ürünleri pazarlama güçlüğü çeken küçük üreticileri düşündürüyor. Örneğin, son yıllarda sahte bal üreten ve hatta rahatlıkla televizyon kanallarında pazarlayabilen ahlaksızlar yüzünden insanların gerçek bala olan özlemi ve piyasada bal üreten çok sayıda üreticinin ürünlerinin kalitesi konusunda pazarı ikna çabaları herkesin malumu. Piyasada bala yönelik arz ve talep bulunmasına rağmen güven sorunu ve diğer endişelerden dolayı tüketiciler çok daha yüksek ücretler ödeyerek ulusal markalara yönelme ihtiyacı hissediyor.
Benzer durum pek çok ürün için söz konusu. Marka imajı yaratabilen büyük işletmeler dışındaki küçük üreticiler sadece yerel marketler, fuarlar, indirim marketleri ya da ‘own label’ adını verdiğimiz market zincirlerinin etiketi ile üretim yaptıklarında tüketicilere ulaşabiliyor.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım sebepten ötürü sayın Ali Çandır ve ekibini bir tez daha tebrik ediyorum. Yörex gibi markalaşmış fuarlar sayesinde farklı yörelerdeki küçük üreticiler ulusal pazarlara girebilme şansına erişebilecektir. Önümüzdeki yıllarda daha geniş alanlarda ve daha uzun süreli Yörex’lerde buluşabilmek dileği ile…