Önceki yazılarımda “Sosyal ağlar bizi dinliyor mu” sorusunu değerlendirirken, her ne kadar kendi tecrübelerim de izlendiğimiz yönünde olsa bile Google ve Facebook başta olmak üzere teknoloji devlerinin zaten uygulama, tarayıcı, asistan ve konum verileri üzerinden her türlü davranışımızı düzenli olarak takip ettiklerini yazmıştım. New York Times’tan BBC’ye kadar hemen hemen tüm küresel medya kuruluşları son üç yıldır bu konuda aynı yorumları yaparken mikrofon gibi hassas içeriklere yönelik erişim izinlerini kısıtlama önerisinde bulunuyorlar.
Yeni bir uygulama yüklerken o uygulamanın mikrofon gibi aygıtlara neden erişmek istediğini bilmek elbette önemli. Bir uygulamanın adres defteri, mikrofon ve kamera gibi spesifik unsurlara erişim izni istemesi için makul bir gerekçesi bulunması ve bu konuda kullanıcıları açıkça bilgilendirmesi gerekiyor. Twitter dışında sosyal ağ kullanmadığım, tarayıcı ayarlarını gizli mod olarak tanımladığım ve cihazlarımda oldukça sınırlı sayıda uygulamaya mikrofon ve kamera izni verdiğim için Google ve WhatsApp (esasen Facebook) dışında bir şirket tarafından takip edilebileceğime çok fazla kanaat getirmiyorum. Ya da geçen haftaya kadar öyle bir şey olabileceğini çok fazla düşünmüyordum!
Geçtiğimiz hafta bilgisayar üzerinde gerçekleştirdiğimiz çevrimiçi bir toplantıda ulusal bir banka hakkında konuştuktan yarım saat kadar sonra cep telefonumdaki Twitter uygulamasında o bankanın reklamı belirince açıkçası endişeye kapıldım. Elbette bugüne kadar Twitter’da o bankanın reklamları ile karşılaşmamış olmam ya da az önce o banka hakkında konuşuyor olmamız o reklamın tesadüfen karşıma çıkmış olma ihtimalini ortadan kaldırmıyordu. Ancak, teknoloji devleri tarafından takip ediliyor olma paranoyası bizleri artık o kadar sarmış ki “Acaba Twitter da mı bizi alenen dinlemeye başladı?” diye düşünmekten kendimi alamadım.
Toplantı esnasında Macbook’umda sadece Microsoft Teams uygulamasının açık olması o esnada sadece Microsoft tarafından takip edilebileceğimi düşündürse de Microsoft web sitesinde hiçbir şekilde Teams tarafından takip edilmediğimiz ve verilerinin asla reklam amacıyla kullanılmadığı ifade ediliyor olması geriye tek bir ihtimal bırakıyordu. Eğer o toplantıda biri bizi gerçekten dinliyorsa, o cep telefonumda aktif durumda olan Twitter uygulamasından başkası olamazdı. Bu hususa pek ihtimal vermesem de, içimi rahatlatmak için uygulama ayarlarına hızlıca göz attığımda Twitter’ın telefonumda kamera ve mikrofona erişim hakkına sahip olduğunu fark ettim!
Twitter, on yıla yakın bir zamandır kullandığım bir uygulama olduğu için güncellemeler esnasında benden hangi izinleri istediğini hiç kontrol etmediğim nadir uygulamalar arasında yer alıyor. Bu olaydan sonra kamera ve mikrofon erişimini hemen kapattığım Twitter’ın neden mikrofona erişim izni istediğini çok fazla anlayamadığım için uzunca bir süre İnternet’te ve Twitter yardım sayfalarında araştırma yaptım. Sitenin yardım sayfalarında ‘uygulamanın sesli video kaydetmek için mikrofona ihtiyaç duyabileceğine’ dair beni fazla tatmin etmeyen cümle dışında bir bilgiye ulaşamadım.
Bununla birlikte yardım sayfalarında uygulamanın hangi kişisel veriyi hangi amaçlarla topladığına dair çok sayıda detay mevcut. Twitter da tıpkı Google ve Facebook gibi hakkımızda fikir sahibi olabilmeyi sağlayabilecek her türlü veriyi doğrudan ve dolaylı şekillerde topladığını açıkça ifade ediyor. Örneğin, ‘Meşru menfaatler’in sağlanması için ‘Hesabınızla ilgili çıkarımlar’ başlığı altında Twit hesabınıza sadece bir kez giriş çıkış yapsanız bile artık yakın takibe alındığınız ifade ediliyor:
“Twitter, Twitter'ı ve platformdaki içeriği kullanan kişiler hakkında çıkarımlar yapmak için bu kişilerin sağladığı bilgileri ve aldığı verileri - Twitter'ın Gizlilik Politikası'nda açıklandığı şekilde - kullanır. Bunlar arasında söz konusu kullanıcıların ilgisini çekebilecek konular, kaç yaşında oldukları, hangi dilleri konuştukları ve bir hesabın içeriğinin platformdaki diğer hesaplar için ilgi alanı olup olmayacağı gibi çıkarımlar bulunur… Twitter'a giriş yapmış olsanız da olmasanız da, tarayıcılarınız veya cihazlarınız hakkında bilgi alabiliriz.”
Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında konum bilgilerini ‘sehven’ izinsiz olarak toplayıp bir iş ortakları (reklam verenler) ile paylaştığını açıklayan Twitter ‘tam konum’ olarak adlandırdığı cihazınızın konumuna ait verilerin hangi amaçlarla kullanıldığı açıklarken “ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere” ifadesi ile topladığı konum bilgilerini nerelerde kullanacağına dair pek çok detayı da hasır altı etmeyi tercih ediyor:
“Twitter'ın resmi uygulamaları aracılığıyla tam konumun etkinleştirilmesi, Twitter'ın tam konumunuzu (ör. GPS bilgileri) toplamasını, saklamasını ve kullanmasını sağlar. Bu, aşağıdakiler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere çok sayıdaki servisimizi sağlamamıza, geliştirmemize ve iyileştirmemize olanak tanır:
- Bulunduğunuz konuma daha uygun içerik (Tweetler ve reklamlar gibi) sağlama.
- Konuma özgü gündemleri sağlama.
- Takipçilerinize tweetlediğiniz bir fotoğrafın konumunu gösterme.”
Özetlemek gerekirse, sosyal ağları kullansanız da kullanmasanız da onlar her an dijital ayak izlerinizi takip ediyorlar. Hatta sizi annenizden, babanızdan, eşinizden ve sevdiğiniz herkesten çok daha yakından tanıdıklarına emin olabilirsiniz!