Geçtiğimiz hafta sonu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü meydanlarda adına yakışır bir şekilde kutladık. Kutlamaların gerçekleştiği her iki gecede de meydanlardaki halkın coşkusunu yakından izledim. Antalya’nın yakıcı sıcağı ve bunaltıcı nemine rağmen gönüllü olarak meydanları dolduran halkımızın ellerindeki bayraklarla meydanlardaki coşkusu gerçekten göz yaşartıcıydı.
Büyük küçük her yaştan çocuk ve bebeklerle meydanları dolduran halkımız bir an olsun bayrağımızı ellerinden düşürmezken, uykusu gelen çocukları yerlerde buldukları kartonların üzerinde yatırarak meydanları terk etmeyi düşünmediler bile.
Bu durum aslında halkımızın birlikte ve beraberce yapılan kutlamalara olan özlemini de gösteriyor. Benzer coşkuyu geçmişte stadyumlarda yapılan milli bayramlara ait törenlerde yaşardık. Erken saatlerde statları dolduran halkımız, öğrencilerin ve askerlerimizin gösterileri ile resmi geçit törenlerini coşku içinde takip ederlerdi. Sokaklarla bütünleşme amacıyla da olsa bayram törenlerinin stadyumların dışına çıkartılması ile büyük grupların bir araya geldiği kutlama etkinlikleri daha geniş alanlara yayılarak kalabalık gruplar artık sadece seçim meydanlarında bir araya gelebilir hale geldi.
Son yıllarda dini bayramların da genellikle yaz aylarına gelmesi ve uzun sürmesi sonucu bayram özelliğini kaybederek sahil kentlerinde geçirilecek bir tatil dönemi halini almaya başladı. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan insanlar bayramlarda gidecekleri tatil beldelerini aylarca önceden ayarlayarak coşku dolu bayram ziyaretlerini bile unutur hale geldiler.
İşte, toplum olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde halk arasındaki adıyla Demokrasi Bayramı, resmi adıyla Demokrasi ve Milli Birlik Günü önemli bir misyonu yerine getirerek insanımızı bir araya getirmeyi başarabilen önemli bir değer haline gelmiş bulunuyor. O yüzden de ümidimiz bu coşkunun hiçbir zaman azalmadan bizlere kaybetmeye yüz tuttuğumuz bu değerleri yaşatmaya devam etmesidir.