Diyanet’in 2014 yılında açıkladığı verilere göre Antalya’da yaklaşık 2100 camii bulunduğunu ve kentin camii sayısı bakımından ülke çapında altıncı sırada yer aldığını biliyor muydunuz? Antalya’daki camii sayısını komşu illerle karşılaştırılınca Isparta’nın üç, Burdur’un ise dört katı camiye sahip olduğumuz anlaşılıyor. Rakamlar sizi aldatmasın, nüfusa oranladığımızda Antalya’da kaba bir hesapla her 950 kişiye bir camii düşerken Burdur’da 500 kişiye, Isparta’da ise 350 kişiye bir camii düşüyor. Elbette elimizde kent merkezlerindeki camii sayısı bulunmadığı için bu hesapların tüm ilçeleri kapsadığını da unutmamak lazım.
Merkezi camileri saymazsak camilerin önemli bir kısmı Cuma namazları, Ramazan geceleri ve kandiller dışında atıl bir durumda. Vakit namazlarına sınırlı sayıda mahalle sakini iştirak ederken Cuma namazlarında camilerin tamamına yakınının yetersiz kalması da hepimizin bildiği bir gerçek. Camilerimizin hemen hemen hepsi en az iki kattan oluşuyor. Bazı camilerde asma kat, bazılarında alt kat bazılarında ise her ikisi de bulunuyor. Camilerin bu bölümleri ibadet dışı zamanlarda sosyal yardımlaşma ve birlikteliğin sağlandığı toplumsal merkezler olarak kullanılabilir. Müftülükler, belediyeler, cami dernekleri ve diğer yerel sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek oluşturacakları ortamlar sayesinde camiler insanların 24 saat güvenli bir şekilde ibadet edilebileceği, dinlenebileceği, bir şeyler okuyabileceği, mahalle toplantılarının yapılabileceği, çocukların bir araya gelebileceği, yağmur yağdığında sığınabileceği, sıcak havalarda serinleyebileceği, soğuk havalarda ısınabileceği, sosyalleşip diğer insanlarla sohbet edebileceği, bir bardak çay içip soluklanabileceği, kısacası bir araya gelebilecekleri cazibe merkezleri haline pekala gelebilir.
Kökü cem yani bir araya gelmek olan cami, cemaat, cemiyet ve Cuma gibi kelimeler aslında insanların birlik ve beraberliğinin sağlanması ile ilişkili kavramlardır. Bu bağlamda camiler de bu birlikteliğin sadece ibadetle değil hayır işleri ve ihtiyaçların karşılanması yoluyla da gerçekleştirildiği yerler haline gelebilmelidir. Camilerin ayakta kalabilmek için cemaatin desteklerine ihtiyaç duyması yerine sivil ve resmi kuruluşların bir araya gelerek oluşturacağı çatı görevi gören yapılanmalar bu birlikteliği sağlarken camilerin de misyonlarını gerçekleştirebilmeleri yolunda önemli katkılar sağlayacaktır.
Huzurlu bir hafta diliyorum!