Expo ile ilgili 2009 yılından bu yana kaç yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Yazıların önemli bir kısmı organizasyonel hataları eleştiren nitelikte olmakla birlikte bu çalışmanın sadece Antalya için değil ülkemiz açısından da oldukça önemli bir proje olduğunu hep vurgulamaya çalıştım. Yıllardır beklediğimiz Expo’nun kapanmasına sadece bir ay kalmışken geriye dönüp baktığımızda geçmişten beri vurgulamaya çalıştığım sıkıntıların önemli bir kısmının son beş ay içerisinde yaşandığını görüyoruz. Maalesef tüm bu eleştirilere kulak tıkayan Expo yetkililerinin süreci iyi yönetemeyerek böylesine büyük bir organizasyonu sadece konserlerle ayakta tutmaya çalıştıklarını son yazılarımda ifade etmeye çalışmıştım.
Dün gazetelerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik tarafından önümüzdeki ay kapanacak olan Expo2016’nın beklenen ziyaretçi sayısına ulaşamamasıyla ilgili olarak “Expo’nun başına gelmeyen kalmadı. Darbe girişimi, Rusya krizi ve terör olayları hepsi etkiledi. Sonuçlarını buna göre değerlendirmek gerekir.” ifadelerini okudum. Geçtiğimiz haftalarda Expo’nun başarısızlığından sadece krizleri sorumlu tutmanın yanlış olacağını ifade etmiştim. Çünkü, Expo alanının geleceğinin şekillendirileceği şu günlerde sıkıntıların sadece yaşanan olağanüstü olaylara bağlanması gelecekte de benzer hataları yaparak Expo’nun da tıpkı İstanbul’da Formula1 yarışları için hazırlanıp kaderine terk edilen İstanbul Park’a dönmesine sebep olabilir.
Ülkemizde yaşanan benzer örnekleri düşündüğümde Trabzon’da 2011 Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları için hazırlanan ve kaderine terk edildikten bir süre sonra yıkılan kayak pisti geliyor aklıma. Expo’nun önümüzdeki yıllarda içinde inekler dolaşan bir tarlaya dönüştüğü ya da halkın mangal yakıp piknik yaparken asırlık zeytin ağaçlarını yaktığına dair haberleri manşetlerden okuduğumuz bir piknik alanına dönüştüğünü düşünebiliyor musunuz?
Bu noktada anlamakta güçlük çektiğim şeylerden birisi Expo’nun kaderinin neden son ana kadar belirlenemediği! Anladığım kadarıyla, Expo kapandıktan sonra ne olacağına dair sayın bakan da dahil hiç kimsenin net bir fikri yok. Oysa ki şu ana kadar toplantıların çoktan tamamlanıp bu değerli organizasyon alanının bir gün bile atıl bırakılmayacak şekilde planlamaların tamamlanmış olması gerekiyordu.
Bakan Çelik, EXPO alanının ekimden sonra nasıl değerlendirileceğinin sorulması üzerine şu cevabı vermiş: “Tabii ki, maliyetini karşılayacak bir kârlılık sağlayamadık, ama ortaya çok güzel bir eser çıktı. Buranın mülkü Tarım Bakanlığı’na ait. Bundan sonra nasıl kullanılacağını oturup değerlendireceğiz. Burayı işletmek zor. Büyük bir kültür mekanı yaratıldı. Kim işletmeye ve korumaya talip olursa onlarla konuşuruz. Ama özel sektör olacağını sanmıyorum. ‘Acun Ilıcalı talipmiş’ diye bir şey duymadım, henüz değerlendirmelerimizi yapmadık.”
Umarım sayın bakan değerlendirmelerin en kısa zamanda tamamlanması hususunda süreci hızlandırır. Çünkü, Expo için harcanan hiçbir kuruşun ziyan olmaması için Ekim ayından sonra alanın etkili bir şekilde işletilebilmesi hepimiz için önem arz ediyor.
Huzurlu bir hafta diliyorum.