Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma anlamına gelen merhamet, tüm yaratıklara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, yardım etme, affetme gibi iyi huy ve davranışların başlıca nedenidir.
Merhamet, Allah'ın en önemli sıfatlarından birisidir. O rahmân (esirgeyen), rahîm (bağışlayan), erhamurrâhimîn (merhametlilerin en merhametlisi) ve hayrurrâhimîndir (merhametlilerin en hayırlısıdır). Kur'an-ı Kerim'de pekçok yerde geçen bu isimler, ilahi rahmetin ne kadar geniş olduğunu gösterir.
Kur’an’da sure başlarındaki besmelelerde geçen rahman ismi, besmele dışında 57 ayette daha geçmektedir. Rahman isminin tecellisi olarak Allah, dünyada bütün canlılara, mümin-kâfir ayrımı yapmaksızın bütün insanlara şefkat ve merhametle davranır, onların her türlü ihtiyaçlarını giderir. Bundan dolayı Cenâb-ı Hak için Rahmânu’d-dünya denmiştir. Rahman, Kur’an’daki bir sureye isim olmuş ve bu surede Allah Teâlâ; insanlar ve cinler için rahmet olarak yarattığı pek çok nimeti saymış, insanlar ve cinlerin, bunların kıymetlerini bilip nankörlük etmemeleri gerektiğini, 31 defa “O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” buyurarak vurgulamıştır.
Bağışlayan anlamına gelen rahim ismi ise Kur’an-ı Kerim'in 115 ayetinde, büyük bir kısmı “çok bağışlayıcı” anlamına gelen "ğafûr" ismiyle birlikte, dört ayette de "erhamurrâhimîn/merhametlilerin en merhametlisi" tamlaması şeklinde geçmektedir. Rahîm isminin tecellileri daha çok ahirette görülecek, Cenab-ı Hakk'ın oradaki af ve mağfireti, ikram ve ihsanları müminler için olacaktır. Bu sebeple Allah Teâlâ için Rahîmu’l-âhire denmiştir.
Merhameti kendisine ilke edinen Allah, bu sıfatının tecellisiyle canlıları besleyip büyütür, sayısız nimetler bahşeder, suçları affeder ve peygamberler aracılığı ile insanlara doğru yolu gösterir.
Kur’an’ın ifadesiyle Allah’ın rahmeti herşeyi kuşatmıştır. O, merhametlilerin en merhametlisi ve merhamet edenlerin en hayırlısıdır. İyilik edenler yahut günahlarından vazgeçmek isteyenler Allah’ın rahmet ve merhametine sığınmalı, O’nun rahmetinden ümit kesmemelidirler. Zira O, kendisine ortak koşulması dışında bütün günahları affeder. Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümidini keser. Kötülük edenler ise O’nun bu yaptıklarına ilgisiz kaldığını düşünmemeli veya kendisini mutlaka bağışlamak zorunda olduğu gibi bir duyguya kapılmamalıdırlar. Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmış olmakla birlikte, azabı da elem vericidir. “Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.” ayeti, ilahi azabın şiddetli olduğunu hatırlatmakta ve umursamaksızın günah işleyenleri uyarmaktadır.