Birçok sektörde olduğu gibi turizm sektörü çalışanları arasında da “alaylı mı, okullu mu?” çekişmesinden çokça bahsedilir ve herkes bu soruya değişik yanıtlar bulur.
Okullu alaylıyı, alaylı okulluyu küçümser. Peki, haklı mıdırlar?
Turistik işletmelerimizde yalnız üst düzey çalışanlar değil, tüm çalışanlarımızın konularında eğitim görmüş ekiplerden oluşması sektörün hizmet ve kalitesi için olmazsa olmazlarından olmalıdır.
Ancak diplomanın da tek başına iş yapmadığı da inkâr edilemez bir gerçektir. Diploma işe girişin ilk günü dikkate alınır, sonra dosyada yerini bulur. En sonunda performansın karnesi ortada kalmaktadır.
Sektör maalesef halen okullar tarafından yeterince desteklenememektedir. Sektör için yetişen, yer bulan personelin halen büyük kısmı alaylılardan oluşmaktadır.
Alaylılardan turizm sektöründe çok iyi yöneticiler çıkmıştır, sonuçta yetenek ve azim faktörü vardır, işte işin mutfağında yetişmek buna denir.
Çalışanın çalışması takdir edilip terfi verilirken onun alaylı mı yoksa okullumu olduğuna değil, o kişinin şirkete neler kattığına, tecrübesine, karakterine ve performansına bakılmalıdır.
Başarılı yönetici, etrafına topladığı kadronun kalitesiyle ölçülmelidir.
Ancak küresel alışkanlık haline gelen bu standart sektörde çok rastlanan bir durum değildir. Astlarını rakip olarak görüp, kendisini onlardan koruma içgüdüsü ile çalışanlarda ortalama bir seviyeyi yeterli görenlerin sayısı hiç de az değildir.
Bir işletmeyi terk eden çalışanlar, hep performansı yüksek kişilerden oluşuyorsa, bu zararın faturası mutlaka üst yöneticiye kesilmelidir. Bu sorgulamalar yapılmazsa o şirket de asla verimli iş çıkmaz, şirketi ileriye taşıyacak fikirler üretilemez.
Sektörümüz hizmet sektörü, hammaddesi insandır.
Yaptığımız ve yarınlarda yapacağımız haber ve paylaşımlar turizm sektörünün ve muhasebe mesleğinin daha ileriye taşınması için sunulan bir katkıdan ibarettir.
Bizi takip etmeye devam edin.
HAYAT PAYLAŞINCA GÜZEL…
Ömer KÖSE
[email protected]