Din insan içindir. İbadetlerden Allah'ın değil insanın çıkarı vardır. Çünkü muhtaç olan insan, ihtiyaç giderense Allah'tır.
Allah-insan ilişkisinde ibadet insandan Allah'a ulaşan bir bilinçtir. Bu, “takva”nın ta kendisidir. İzutsu'nun yerinde tesbiti ve Esed ve Fazlur Rahman gibi muasır âlimlerin ona katılarak kullandıkları karşılığıyla “sorumluluk bilinci”...
Bu bir miraçtır. Her miraç bir “uruc”un, yani “yüceliş ve yükselişin” eseridir. İbadetlerle insan bilinci, insanlık evreninin ufkuna yükselir. Bu yükselişi Allah karşılıksız bırakmaz. Ubudiyyetiyle kendisine yönelen kula O da rububiyyetiyle yönelir ve rahmetiyle “nüzul” eder.
Allah tarafından gerçekleştirilen her nüzul, aynı zamanda bir tenezzüldür. Onun rahmetiyle insanlığa tenezzülü, peygamberlerde vahiy suretinde tecelli etmiştir.
Tüm vahiylerin zirvesi olan Kur'an vahyi, işte böylesine bir ilahi tenezzülün eseridir. “Nüzul” kelimesi Arap dilinde, “misafirin önüne çıkartılan mükellef ziyafet sofrası” anlamına gelir. Bu mana akılda tutulursa, vahyin nüzulünün ne demeye geldiği daha iyi anlaşılır.
Evet, vahiy Allah'tan insana indirilen bir “mâide”, muhteşem bir gök sofrasıdır. Bu sofra insana, insan tarafını geliştirecek gıdalar sunar. İnsanın diğer canlılarla paylaştığı hayvânî boyutunu değil, onun insânî boyutunu besler.
Vahiy, ilahi bir inşa projesidir. İnsan olmanın asgari sorumluluğunu fark ederek bilincini yücelten insanda, muhteşem bir akıl ve şahsiyet inşa eder. Tıpkı ilk muhatabı olan Sevgili Peygamberimizin tasavvurunu, aklını ve şahsiyetini inşa ettiği gibi...
İnsan yeryüzündeki varoluş amacını, ancak vahyin inşa ettiği bir bilinçle gerçekleştirebilir. Bu bilince ulaşması için insanın önce kendi anlam ve amacı üzerinde ciddi bir biçimde düşünmesi gerekmektedir.
Sahi insan hiç amaçsız olabilir mi? Ortalama ömrü insan ömrünün yüzde biri kadar olan bal arısının dahi bal yapmak gibi muhteşem bir amacı olsun da, yaratıklar evreninin şaheseri olan insanın bir amacı bulunmasın mı?
Kendisini diğer canlılardan ayıran fıtrat, akıl, irade ve diğer yetenekleriyle insan başıboş bırakılacağını, dünya bahçesinde keyfince at oynatacağını, eline verilen bunca iç ve dış imkanı nefsinin istediği gibi tahrip ve tarumar edeceğini mi düşünmektedir?
İnsanın yaratılış gayesi, “yeryüzünde varoluş amacına uygun bir hayatı inşa” etmektir. Vahiy, bu inşanın ustası olan insanın kullanma kılavuzu, prospektüsüdür. İnsan, kendi varoluş amacını doğru ve maksimum düzeyde gerçekleştirmek istiyorsa, öncelikle kendisini vahyin inşasına açmak zorundadır.
Yoksa mı? (devam edecek...) *ALINTIDIR