Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM


HZ. PEYGAMBER'İ ANLAMAK VE ANLATMAK (3)

26 Nisan 2016 - 00:06

b- Nebevi deliller
Nifak, kibir, haset gibi kötü vasıflardan dolayı insanın günahkâr olduğu ve bu günahların da kalp tarafından işlendiği bilinmektedir. Yine insanın amelen yapamadığı bir işi, kalbiyle o işi yapmasını arzu etmekle sevap kazanacağına dair deliller var:
“Ameller ancak niyetlere göre değerlendirilir, herkes için niyet ettiği şey vardır…”  (Buhari)
Allah resulü (sav) bir savaş seferinde şöyle buyurdu: “Kuşkusuz Medine’de kalmış bazı adamlar, yürüdüğünüz her yolda,  kat’ettiğiniz her vadide sizinle berabermiş gibi (ecir aldılar). Çünkü hastalık onları Medine’de hapsetti.” (Müslim)
Depremden dolayı yerin dibine geçirilmiş bir kavimden ötürü peygamberimiz şöyle         buyurdu:  “…Baştan sona kadar hepsi yere gömüldüler ancak niyetleri üzere       dirilecekler.” (Buhari – Müslim)
Bilindiği gibi “ihlas”  kalp işidir. İhlâsın beraber olmadığı hiçbir bedeni ve mali ibadet kabul olmaz.
Bir ayette: “….Allah ancak muttakilerden kabul eder.” Maide 27
Allah Resulü (sav): “Kalbine işaret ederek takva buradadır” demişti. Amellerin kabulü takvaya bağlı, takva da kalptedir. Amellerin boşa çıkması da takvaya endekslidir. Dolayısıyla amellerin Allah katında kabul olmaması kalpte takvanın bulunup bulunmamasına bağlıdır. O halde amel ve eylemlerimizin günah veya sevap olduğu kalbin verdiği puana göredir. Nitekim bir ayette mealen: “Kurbanların ne etleri ne kanları Allah’a kavuşur. Ancak ona sizdeki takva ulaşır.” (Hac 37)
Bu konuda diğer bir hadiste de “Allah hafaza (amellerimizi kontrol eden) meleklere der:  Kulum bir günahı yapmaya niyetlenirse onu yazmayın, şayet yaparsa onu bir günah olarak yazın. Bir iyiliği yapmaya niyetlenip yapmazsa onu bir hasene (iyilik-sevap) olarak yazın, eğer onu yaparsa on hasene yazın.” (Buhari-Müslim)
Bu ve benzeri hadislerde “günaha niyetlenir yapmazsa ona bir hasene yazılması” nın anlamı: O günahı Allah için terk ederse demektir, yoksa adam fuhuşa veya başka bir günahı yapmaya azmeder de muvaffak olmadığı için yapmazsa demek değildir.
Gazali (r.a) bu konuda şöyle diyor: “Şunu iyi biliriz ki; geceleyin, yarın sabah bir Müslüman öldüreceğine veya bir kadınla zina edeceğine niyetlenen kişi o gece ölürse niyetine göre haşrolur.”  (İhya c,3 - s,958 Arapçası)
Bir Müslüman’ın sıkıntı duyduğu kalbine gelen bazı vesveselerden dolayı günahkâr olup olmadığı konusuna gelince:
Allah Resulü (sav) bir hadisinde: “İnsan nefisine (kalbine) verilen vesvese ya da kalbinin sezinlediği (bazı kötü fısıldamaları) kişi onları konuşmadığı ve onu uygulamadığı sürece Allah onu bağışlar.” (Buhari-Müslim)
Şeytan, insanın kalbine çirkin, sövgü, hayâsızlık, küfür gibi birçok vesveseleri getirir.  Allah Resulü (sav) bu konuda şöyle diyor: “Şeytan birinize gelir ve size: Şunu ve şunu kim yarattı? der ve sonra ona: Rabbini kim yarattı? diye sorar. Böylesi bir durumda Allah’a sığınsın.” (Buhari-Müslim)
Kalbe gelen bu tür vesveseler bazı insanlar tarafından hoş karşılanıyor, kalplerinde isteyerek bu vesveselere yer veriyorlar. İşte bu türden vesveselerin sahiplerine zarar vereceği muhakkaktır.
Kalbine gelen bu vesveselere razı olmayan, bundan dolayı rahatsızlık duyan zarar görmez.
Peygamberimizin ashabından bazıları: “Biz nefsimizde (içimizde) dilimizle söylemekten son derece sakındığımız bazı şeyleri hissediyoruz dediler. Bunun üzerine peygamber (sav): bundan sıkılıp, nefret ettiniz mi? diye sorar, evet dediler. Peygamber (sav): İşte bu apaçık imandır” (Müslim)
Dualarınızın temennisiyle

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum