Son yıllarda hızla artan “tarım ürünleri ithalatı” hiç kuşkusuz çok konuşulanlar arasında yer alıyor. Haliyle “Türkiye gerçekten bir tarım ülkesi mi?” sorusu tartışılmaya ve bu algı da giderek yaygınlaşmaya başladı.
Avrupa Birliği uyum sürecinde tarımla uğraşan nüfusu azaltmaya çalışsak da hala bir tarım ülkesiyiz. Çünkü bazı kaynaklara göre nüfusumuzun %30’u, bazı kaynaklara göre de yaklaşık 20 milyon kişi tarım sektöründe çalışıyor. Bahsedilen bu rakamlar azımsanmayacak büyüklükte. Ancak yukarıdaki “soru”nun kaynağı bu değil.
Canlı hayvandan, süt ürünlerine, buğdaydan samana, nohuttan mercimeğe, baklagillerden mısıra, pirinçten somon balığı ve benzeri ürünlere kadar birçok kalemde ithalat yapıyoruz. 2016 yılında yaklaşık 4 milyar dolar olan tarım ürünleri ithalatı 2017 yılında 5 milyar dolara çıkmış durumda ve 2018 yılında da hızla artmaya devam ediyor. Haliyle ithal ettiğimiz kadar satamayınca ister istemez “Türkiye gerçekten bir tarım ülkesi mi?” sorusu gündeme geliyor.
Ortaokul, lise, üniversite yıllarımda Dünya’da tarım ürünleri bakımından kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olduğumuz öğretildi. Günümüzde hala bu şekilde bilinse de rakamlar tersini söylüyor. Yapılan ithalatı sadece tarımsal üretim açısından da ele almamak gerekiyor. Daha önceki yazılarımda da belirtildiği gibi tarımsal girdi temininde yabancı ülkelere bağımlılığımız aşırı düzeyde.
Türkiye’nin birlik ve beraberlik içerisinde olması gereken bir dönemde bu ifadelerin dile getirilmiş olması, ülkemizin çok daha iyi yerlerde olmasının istenmesinden dolayıdır.
Türkiye sulanabilen verimli topraklara sahip bir ülkedir. Buğdayı yurt dışından almak yerine üretebiliriz. Nohudu, mercimeği, mısırı, ayçiçeğini kendimiz üretebiliriz. Onca kredi desteğine rağmen hayvancılıkta dışa bağımlılık canımızı acıtıyor. ABD’den süt ürünleri ithal etmek kanımıza dokunuyor. Halbuki Türkiye bunların üstesinden gelebilecek bir ülke.
Tarım ürünleri ithalatından kurtulmak için neler mi yapılmalı? Çalakalem birkaç öneriyi aşağıya sıralayayım:
-Öncelikle Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır Bey’in de belirttiği gibi tarımda seferberlik ilan edilmelidir. Bu seferberlik tarımla ilgisi bulunan her kesim tarafından uygulanmalıdır.
-Tarım Bakanımız değişti. Yeniden sorun tespit etmeye çalışmak zaman kaybıdır. Sorunlarımız yıllardır tespit ediliyor, değişik çözüm önerileri de sunuluyor. Doğrudan sorunlara yönelmeliyiz ve kalıcı çözüm için “ortak akıla” önem vermeliyiz.
-Görüşleri ne olursa olsun, tarım sektörü içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlarla, iş adamlarıyla, firmalarla birlikte hareket edilmelidir.
-Tarım sektörü içerisinde bulunan bazı firma/lar, iş adam/ları, iş adamı oluşumlarının ithalat için siyaseti araç olarak kullanıp planlamalar yaptıkları gözden kaçırılmamalıdır.
-Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda üretimin arttırılmasına yönelik kesin, esnetilmeyen yaptırımlar konulmalıdır.
-Bıkmadan usanmadan söylenen, yazılan üretim planlaması, muhakkak yapılmalıdır. Ne kadar buğdaya, domatese, portakala vb. ürünlere ihtiyacımız var, ne kadar üretiliyor, ne kadar ihracat yapılıyor, rakamlarıyla ortaya çıkarılmalıdır. Üretim de buna göre şekillenmelidir.
-Ülke içerisinde ekolojik faktörler, doğal afetler, Dolar, Euro artışı gibi sebeplerle fiyat artışlarına karşı tedbirlerimiz hazır olmalıdır. Doğrudan ithalata başvurmak yerine stokçuluk, spekülatörlük vb. fırsatçıların önüne geçilmelidir.
-Genelde tahıl, baklagiller gibi tarla ürünlerinden üreticiler daha az kazanç elde ederler. Dolayısıyla buğday, arpa, nohut, mercimek gibi bitkilerden vazgeçilip başka ürünlere yönelmeler olur. Tabii plansız şekilde. Bu durumda ürün azlığı ortaya çıkar, ithalata mecbur kalırız. Ne olursa olsun İHTİYACIMIZ kadar üretebilmeliyiz. Çiftçiler bu anlamda desteklenmelidir.
-Seracılık para kazanılamayan ürünler bakımından ele alınınca önem arz ediyor. Seradan sağlanan kazanç, mesela buğdaya göre 5, 6, zaman zaman 10 kata kadar çıkabiliyor. Üretici meyve bahçesini söküp, diğer ürünleri terk edip seracılığa yöneliyor. Peki diğer alanlarda üretim yapmayacak mıyız? Diğer ürünleri de üretmek yerine ithalat mı yapacağız?
Eğer üreticiler yetiştirdikleri ürünlerden zor zamanlarında devlet desteği ile en azından zarar etmezlerse, başıboş ürün yelpazesi ortaya çıkmaz. Yapılması gerekenler konusunda cümleleri uzatmak mümkündür. Ancak yapılması gereken de açıktır.
Ülkemiz bir tarım ülkesidir. Birçok tarım ürününü üretebilme imkanımız vardır. ÜRETME KAPASİTEMİZ VARKEN NEDEN İTHAL EDİYORUZ?