Zorunlu Trafik Sigortası uygulaması ülkemizde zaman zaman tartışılmakta, bazı zamanlarda ani fiyat artışlarıyla araç sahiplerine zorluklar yaşatmaktadır. Geçtiğimiz aylarda trafik sigortasını yeniletmek isteyenler karşılaştıkları fiyatlara çok şaşırdılar. Sigorta şirketleri de hemen açıklama yapmak durumunda kaldılar. Açıklamalarında özellikle kazaya karışan araçlara ödedikleri değer kayıplarını ortaya attılar.
Daha önce yazmış olduğum bir başka köşe yazısında da değindiğim gibi kasko yaptıranlar için zorunlu trafik sigortasına gerek olmadığını düşünüyorum. Şiddetle de bunu savunuyorum. Devletimizin ilgili Bakanlığı kaldırılması üzerine buna mutlaka düzenleme getirmelidir.
Bu yazımda trafik sigortasıyla ilgili yaşamış olduğum başka bir konuyu sigorta şirketinin ismini vererek dillendirmek istiyorum.
Birkaç ay önce aniden önüme çıkan bir sürücü sebebiyle aracım kaza geçirdi. Çok şükür ölüm, yaralanma vb. zararlar meydana gelmedi. Ancak aracımda oluşan hasar nedeniyle sanayiye git-gelimiz çok oldu. Yaklaşık 3 ay sonra işlemler bitti ve aracıma kavuştum. Bu süre içerisinde, parçaların orijinal olup olmaması, vb. değişik işlemlerle ilgili sorunlar da yaşadık.
Kusurlu yüzde yüz karşı taraf olduğu için kaskomun delinmemiş olması, bir de uzmanların aracımın değer kaybını karşı taraftan alabileceğimi söylemeleri beni çok rahatlatmıştı. Yetkilendirilmiş uzman bir expertiz şirketine değer kaybını tespit ettirdim. İlk şaşkınlığım bu aşamada gerçekleşti. Çünkü 13 bin lirayı bulan parça, usta masrafına ve emsallerine göre 10 bin liralık değer kaybına rağmen, expertizin benim için uygun gördüğü değer kaybı 4 bin 133 lira idi. Bir de 160 TL hazırlatma parası var.
Bunun nedenlerini araştırmaya kalmadı, hemen karşıma Maliye Bakanlığı’nın formülü çıktı. Arabanın yaşı (eski araba da değil), kilometresi falan diye ıvır zıvır sebepler gösterildi. Anladık ki kime gidersek gidelim çıkacak olan değer bu. Gerçek değer kaybı, araç sahiplerinin makûs kaderi.
Neyse, bu değer kaybını alabilmek için evrakların kusurlu tarafın sigorta şirketine gönderilmesi gerekiyordu. Hem de iadeli taahhütlü. Şirket alamadık diyebilirmiş, kaybolabilirmiş. Müslüman bir ülkedeki güven durumu bu. Belgeleri ERGO SİGORTA’ya gönderdim, alındı belgem bana ulaştı.
Bir süre bekledikten sonra ödeme yapılmayınca şirketi aramak durumunda kaldım. Şansım yaver gittiği için “ödeme planımız yarın saat 16.20, hesabınıza yatacak” dediler. Ben de “teşekkür ederim, ne kadar yatıracaksınız” diye sordum. Sormam gerekiyordu, çünkü expertizi yapanlar “ödememe ihtimalleri de var”, demişlerdi.
Konuştuğum bayan çalışan 2 bin 606 TL deyince, “neden” sorusu aniden çıkıverdi. “Kusurlu sürücü alkollü imiş” deyince de ikinci ani patlama oldu, “bundan bana ne?” Bu sefer sigorta çalışanı “bağımsız experlere bu fiyatı çıkartıyoruz”, dedi. “Ben de expere çıkarttım, ödemezseniz bunu şikayet eder, tahkime giderim.” dedim. De çalışan ne yapsın? Onun görevi bunları iletmek.
Fiyatlandırma yapan uzman ile görüştüm, “aman ha, önce söz verdikleri parayı yatırsınlar, daha sonra tahkime gitmeniz gerekiyor” dedi. Yani aracımın çok az çıkarılan değer kaybını alabilmek için hala uğraşmaya devam edeceğim. Bu talebim keyfi değil. Dayanağı Borçlar Kanunu’nun 122. Maddesi’dir.
Şimdi sormak gerekmez mi, benim suçum ne? Alkollü olduğunu öğrendiğim bir sürücü sebebiyle aracımın değer kaybını neden alamıyorum? Neden formül mormül denilip gerçek değer ortaya konulmuyor? Alkollü kişiden alayım fazlasını, bu konuda neden hukuki düzenleme yok?
Vatandaşlarımız taşıtlarının vergisini zamanında ödüyor. Zorunlu sigortayı da yaptırıyor. Kaza durumunda zararlı çıkanlar yine taşıt sahipleri. Devletimizin ilgilileri, lütfen bu konularda bizleri mağdur etmeyiniz. Bizlerle ilgilenin de TRAFİK SİGORTALARI MAĞDUR EDEBİYATINI BIRAKSIN.