Türk ekonomisin önemli itici güçlerinden tarım sektörü kurdaki artışlardan beklenildiği gibi etkilenmeye başladı. Bu etki üzülerek ifade etmeliyim ki artarak devam edecek. Bunun sebebi de tarımsal girdilerin çok büyük oranda ithalata bağımlı olması.
Tarım sektörünün hangi kısmına bakarsak bakalım, ithalat baskısı bizleri kötü bir darboğaza itiyor. Bitkisel üretimde kullanılan gübreden ilaca, biyolojik mücadele ürünlerine, organik girdilere, tohuma kadar birçok alanda ithal ürün kullanıyoruz.
Hayvan yetiştiriciliğinde yemlerimiz ithal. En acısı da samanı ithal ediyoruz. Samanın ithal edilmesi sadece hayvancılığı değil, kompostun ana hammaddesi durumundaki mantar üretimini de olumsuz etkiliyor. Kurbanlıklarımız ithal ve şuanda o etlerden yiyenler şarbon tehlikesi altında. Büyük ve küçükbaş hayvancılıkta da yurt dışına bağımlılığımız fazla.
Ne ara bu hale geldik diye dövünmekle, hep böyleydik diye kendi kendimiz çaresizlik içine itmekle vakit geçirmemeliyiz. Eğer yerli ve milli olma konusunda karalıysak, gerekeni yapmalıyız. Bu da yerli üretimin arttırılması, dışa bağımlılığın azaltılmasından geçmektedir.
Biliyoruz ki kimyevi gübrelerin hammaddeleri bakımından %90’ın üzerinde dışa bağımlılığımız var. Bu şansız bir durum. Getirilen hammaddeleri ülkemizde üreten 5-6 firma var. Bunların bazılarında yabancı yatırımlar var. Bazı gübreler de paketlenmiş halde yurt dışından getirilmektedir. Bazıları dökme usulü getirilip paketlenip satılmaktadır. Hammadde bakımından yurt dışına bağımlı olsak da bunlardan yararlanıp kendi gübremizi üreten firmalarımız bulunuyor. Bunların desteklenmesi gerekir.
Tarım ilaçlarını da yurt dışından ithal ediyoruz. Yurt içinde paketlenenler de yabancılara ait. Yerli yatırımlarımız var ancak henüz yetersiz. Eğer çiftçilerimiz ürünlerini değerinde satamazsa, yukarıda altını çizdiğim konular nedeniyle kötü günler göreceğiz. Konuyu daha da uzatıp ümitlerin kırılmasına vesile olmak istemem. Ancak şundan eminim ki çaresiz değiliz. Yeterki yapmaya karar verelim.
-Yurt dışından gelen tarımsal girdilerin fiyatları kontrol ediliyor mu?
-Yurt içine girerken bu ürünlerin üzerinde gereksiz ya da azaltılabilecek maliyetler var mı?
-Dolar ya da Euro artarken girdilerin fiyatları artıyor, peki kurdaki düşüş sonrasında bu girdilerin fiyatları düşüyor mu?
-Kurdaki artışa paralel olarak mı fiyat artışı var, yoksa fırsatçılık yapılıyor mu?
-Yurt dışından getirilen ürünlerin aktif maddeleri kontrol ediliyor mu? Dolayısıyla gereksiz para çıkışı oluyor mu?
-İthal gübrelerin yurt içinde paketlenmesi sonrasında ambalaj miktarları kontrol altında mı?
-İthal ürünlerin ruhsatlandırması nasıl yapılıyor?
-İthal edilirken aşama aşama fiyatlandırma kontrol altında mı?
-Ülkemizde üretimi olmasına rağmen ithal edilen ürünler var mı? Varsa ithalatı neden bu kadar kolay?
Yukarıda sıraladığım sorular ve bu soruların hatırlattığı alanlarda üzerine gidilmesi halinde üreticilerimizi ve ülkemizi rahatlatacak konular ortaya çıkacaktır. Yöneticilerimiz tarımsal girdiler konusunda mutlaka acil ve hızlı önlemler almalı. Üreticilerimizi ve ülke ekonomimizi zarara sokacak davranış içerisinde olanlar affedilmemeli.
Yerli üretimler teşvik edilmeli. İthal edilen ürünlerin aynısı ya da benzerlerinin Türkiye’de üretilmesi sağlanmalı. Serbest piyasa ekonomisinde bunu nasıl yapacağız diye eleştiri gelebilir. Ancak iflasımızı isteyenler serbest piyasa ekonomisini dikkate alıyorlar mı? Dünya Ticaret Örgütü’nde attıkları imzalara bile sadık kalmıyorlar.
Ruhsatlandırma konusuna bir örnek vermek istiyorum. Ülkemizde mikrobiyolojik gübreler bakımından güzel gelişmeler var. Antalya’da faaliyet gösteren BİOMARKET firması, kendi kaynaklarımız ile mikrobiyolojik gübreler üreterek tarımın hizmetine sundular. Bu ürünlerin elde edilmesinde önemli katkıları olan Atatürk Üniversitesi’nden Prof.Dr. Recep Kotan, başka bir firma için başka ürünlerle yine tarım sektörünün hizmetinde. Bilimsel alt yapısını tarımın hizmetine sunuyor. Ancak bu mikrobiyolojik ürünleri ruhsatlandırırlarken çok zorluk çektiler. Halbuki bunlara eşdeğer ürünleri yurt dışından kolayca getirilip ruhsatlandırılabiliyordu. Peki, neden kendi insanlarımıza zorluk çıkarıyoruz?
Velhasıl, ülke tarımımız için yerli girdi üretimi önemli. Bu alanda önemli hamleler yapmalıyız.