Tarım sektörü içerisinde kullanılan birçok teknik tanımlamalar, başka bir ifade ile kavramlar bulunuyor. Sektörümüz ile ilgili bilgilendirmeleri, sorunları, sorunların çözümlerini, üretim, tüketim, ticari faaliyetleri ve benzeri konuları hep kavramlar üzerinden değerlendiririz. Geniş kitlelerce bilindiği düşünülen ancak yanlış bilinen ya da algılanan bu kavramların bazılarını örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle örtüaltı ve sera nedir diyerek başlamak istiyorum. Kullanırken en fazla hata yapılan ifadelerden olan örtüaltı, “İklim faktörlerinden ve diğer dış etkilerden korunmak veya etkisini azaltmak amacıyla cam, naylon (plastik) veya benzeri malzeme kullanılarak örtüler altında tarım yapılan arazilerdir.” şeklinde tanımlanır. Örtüaltı kavramı ile aslında genel anlamda alçak tüneller, yüksek tüneller ve seralar ifade edilmek istenir.
Alçak tünellere Çukurova Bölgesi’nde yaklaşık 1 metre yükseklikteki plastik ile örtülü yapıları örnek verebiliriz. Sera alanları ise daha yüksek iskelet malzemelerine sahip cam ve plastik örtülerle kaplı alanlardır. Örtüaltı kavramı çoğu zaman bilinçsiz şekilde sera algısı ile ifade edilmektedir. Örneğin, örtüaltı üretimi denilince seralardan elde edilen ürün miktarı anlaşılmamalı.
Topraksız tarım ifadesi zaman zaman yanlış kullanılan bir diğer kavramdır. Topraksız tarım ürünü denilince organik ürünün anlatılmaya çalışıldığı ifadelere rastlıyoruz. Topraksız tarım, toprağın kullanılmadığı ancak bitkilerin yetiştirilebilmesi için toprak yerine geçebilecek materyallerden yararlanılan bir üretim şeklidir. Organik, inorganik ve su kültürleri kullanılarak topraksız yetiştiricilik yapılabiliyor. Üretim için kullanılan girdiler ise kimyasal malzemelerdir. İyi tarım uygulamaları ile topraksız sebze-meyve üretilebilir, ancak organik olarak üretilemez. Yönetmelikte organik topraksız üretimi yasaklanmıştır.
Organik tarım herhangi bir ilaç, gübre veya benzeri tarımsal girdi kullanılmadan yapılan, başka bir ifade ile atadan deden kalma, sadece tohumu ekip sulama yapılan üretim gibi düşünülebiliyor. Halbuki biz organik tarımı “sentetik kimyasal ilaç, gübre hormon ve benzeri herhangi bir tarımsal gidi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı üretim şekli olarak tanımlıyoruz. Yani ilgili Yönetmelik kapsamında izin verilen tarımsal girdilerin kullanılması, üretimle ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu üretim şeklinde, sertifikası olan bir ürün tamamen organiktir.
İyi tarım uygulamaları ile organik üretimin karıştırılması da başka bir konu. İyi tarım uygulamaları sonucu elde edilen ürün tam bir organik ürün değildir. Bu kavramın açıklamasına bakarsak bunu anlayabiliriz.
İyi tarım uygulamaları; çevreye, insana, havyan sağlığına zarar vermeden üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenelebilirlik ve sürdürebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan üretim şeklidir. Yani organik tarımın aksine burada sentetik kullanımına izin verilir ancak kullanımları yine kurallar çerçevesinde düzenlenir. Mevzuata göre üretilen ve denetlenen bu ürünler organik değil ancak geleneksel üretime göre çok daha sağlıklıdır. Kalıntı içermezler.
Bir diğer kavram biyolojik mücadeledir ve kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine diğer canlıları kullanarak zararlı populasyonunu ekonomik zarar eşiğinin altına çekmek olarak tanımlarız.
Biyolojik mücadelede zararlı böceklerle beslenen avcı böcekleri, zararlı böceklerin yumurta, larva, pupa ve erginleri üzerine ya da içerisine yumurta bırakan böylece ölümlerine neden olan parazitoidleri, zararlıları hastalandıran patojenleri ve taşıyıcı olan vektör böcekleri kullanırız.
Başka kavramlarla yazıyı uzatmak mümkün ancak ayrılan yer bu kadar. Sözün özü tarım sektörü ülkemiz için stratejik bir alandır. Tarım üzerine konuşurken doğru kavramlar üzerinden değerlendirme yapılması, yanlış bilgilenme ve algının önüne geçecektir.