Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekçi’nin ithal tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergisi oranlarının düşürülebileceğini açıklamasından sonra, tarım sektörünü sıkıntılı günler bekliyor.
Bakan Zeybekçi’nin açıklamasında geçen ifadelerin bazıları şunlar: “İthalat vergileri gıda fiyatlarının aşırı dalgalanmasına müsaade etmeyecek bir noktada olacak. Fiyatlar belirlemiş olduğumuz noktaya geldiğinde otomatik olarak ithalat devreye girecek. Yüzde 130 olarak koruduğumuz sınırı gıda ürünlerinde yaklaşık yüzde 20 ile 30 arasına indiriyoruz. Dolayısıyla gıda fiyatlarındaki oynaklık bu tavana geldiğinde ithalat sistemi otomatik olarak devreye girecek. Herhangi bir ithalat iznine ve müdahaleye gerek olmayacak. Bu yapıyı enflasyonla mücadelede çok önemli görüyoruz. Bakanlar Kurulu kararı da bir kaç güne kadar çıkar."
Bu açıklamadan sonra tarım ile ilgili kurumların temsilcileri, çiftçi örgütleri hızla tepki vermeye çalıştılar. Ancak şahsen kamuoyu tarafından konunun öneminin anlaşılmadığı kanaatini taşıyorum. Çünkü gündemde bir gün kalıp bir şey yokmuş gibi devam edilmezdi.
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır tarımın Türkiye’nin en başarılı ve stratejik öneme sahip alanlardan birisi olduğunu belirterek “Türk tarımını ve gıda sektörünü ithalatla terbiye etme kolaycılığına kaçarsak elimizdeki potansiyelden de oluruz. Dışa bağımlı hale gelirsek bunun telafisi olmaz.” diyor. Yaş Sebze-Meyve Komisyoncular Derneği Başkanı vergi oranlarının indirilmesinin yerli üretimi dibe vurduracağını ve bitireceğini vurguluyor. Benzer birçok açıklama örnek gösterilebilir.
Söz konusu indirimler gerçekleşirse mısır, buğday, ayçiçeği, baklagil, çay ve muz gibi ürünlerin vergi oranları düşürülecek. Örnek verilen ürünler ve diğer ürünlerde ithalatın artması demek, iç piyasadaki fiyatların düşmesi demektir. Bu şekilde enflasyonun yükselmemesine katkı sağlanmış olabilir. Fakat enflasyon sadece tarım ürünlerine bağlı olarak artmıyor. Tarım ürünlerinin enflasyon üzerine çok da etkili olduğunu düşünmüyorum.
Ülkemizde enflasyonun düşmesine sonuna kadar katılıyorum. Hep birlikte bunun için çalışmalıyız. Enflasyon altında vatandaşlarımız ezilmemelidir. Ancak ithalat vergi oranlarının düşürülmesi ile tarım sektörü büyük kayıplar yaşayacaktır. İthalatla birlikte yerli üretim büyük darbe yiyecektir. Milli Tarım Politikası ile bunun uyuşmadığını düşünüyorum. İç piyasada fiyatlar yüksek ise bu konuda başka sebepler arayalım ve kalıcı çözümler üretelim. Eğer üretim az ise birim alandan elde edilen verim yeterli değilse arttıralım. Üretim planlaması yapılması gerektiği hep söylenegelmiştir, ancak aynı konuya bağlı ithalat diyoruz.
Türk çiftçisi bazı ürünlerde bu yıl para kazanmaya başladı. Yaralarını ancak sarıyorlar. Sektörün en alt kesimi olan üretici ve tedarikçilere kulak verdiğimizde henüz para sirkülasyonunun yeterli düzeyde olmadığını görürüz. Bazı tarım ürünlerinde ihracat sorunlarımızı hala çözemedik. Çevremizdeki ülkelerin içinde bulundukları durum ortada. Avrupa Birliği ülkeleri ile sorunlar yaşamaya devam ediyoruz.
Hepsinden öte tarım stratejik bir sektördür ve bunu en yakından Katar krizinde gördük. Katar ambargoya tutulunca market raflarını ağırlıklı olarak Türkiye doldurdu. Peki bunu ithal ürünlerle mi sağlamalıyız yoksa kendi ürettiklerimizle mi?
Ayrıca ithal edilecek ürünleri tek tek ele aldığımızda daha yazılacak çok şey ortaya çıkabilir. Örnek Mısır. İthal edilecek mısır hangi ülkelerden gelecek? Alınabilecek ülkeler belli. Peki GDO’lu mu değil mi? Çay üretim açısından güçlü olduğumuz ürünlerden birisi. Bu unutulmamalı.
Bütün bunları düşününce, iç piyasadaki fiyat artışlarını ithalat ile değil sorunlara köklü çözümler bularak halletmeliyiz.