Restorasyona karşı çıkanlar caminin acık hava müzesi olmasından bahsediyorlar. Cami ve açık hava müzesi… Aslında camiye namaz kılmak için ya da ziyaret etmek için girilirse yine aynı amaçlı müze özelliği taşır. Neyse…
Bu eser Hellenistik ve Roma döneminde kent meydanı (agora) olarak işlev görüyor. Bir dönem de klise olarak faaliyet gösteriyor. Geçmişte Panaghia, Hagia Eirene Kilisesi, Camii Cedid, Hünkar, Camii Kebir, Ulu Cami ve Cumanun, Şehzade Korkut, Kesik Minare Camii gibi isimlerle de anılıyor. Haçlı seferleri, Selçuklu ve Beylikler devirlerine de şahitlik ediyor.
Doğal afetler, yangınlar, savaşlar, kuşatmalar ve benzeri sebeplerin etkisiyle bu yapıda değişiklikler olmuş. II. Beyazıd’ın oğlu Şehzade Korkut; Antalya valiliği sırasında (1470-1509) yapıyı tamir ettirerek bir minare ekletmiş ve 1896 yılındaki yangına kadar kesintisiz cami olarak kullanılmış. Gerek camiye dönüştürdüğünden gerekse camiyi yaşatmak için vakıf kurduğundan Şehzade Korkud Camii diye anılmış. Camii 1896 yılında büyük bir yangın geçirmiş, ardından da bakımsız bırakılmış.
Şimdi bu yapıya restorasyonla eski kimliği kazandırılmaya çalışılıyor. Bazı restorasyon uygulamalarının sorunlu olduğunu biliyorum. Hatta bazı restorasyonlar için keşke kimse elini sürmesin dediğimde oluyor. Ancak buradaki tartışma tam olarak restorasyonun hatalı olmasında değil. Onlarca satır açıklama yapılmış ve açık hava müzesi olması isteniyor.
Restorasyona karşı olanlara hatırlatmak isterim, eğer itiraz restorasyonun iyi yapılmadığına ise Antalya’da iyi olmayan restorasyonlu birçok yapı var. Neden onlar değil de Şehzade Korkud Camii? Ayrıca restore edilen kesik minare sadece bu da değil. Finike’nin Hasyurt Mahallesinde de bir kesik minare vardı…
Velhasıl, bu yapı Şehzade Korkud Camii’dir ve öylede kalmalıdır.