Sağlık raporu; beden ve akıl sağlığının yerinde olup olmadığını, talep edenlerin belirli amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini ortaya koymak için belirli koşullar kapsamında yetkilendirilmiş hekim ya da hekimler tarafından verilen bir belgedir.
Ağır ve tehlikeli işlere girişte, askerlik işlemlerinde, diğer iş başvurularında, ehliyet alımı ve değiştirme aşamasında, üniversite kayıtları sırasında, spor müsabakalarına katılım amacıyla, av tezkeresi alınması sırasında, memuriyet girişlerinde, hac işlemlerinde ve yurt kayıtları gibi alanlarda sağlık raporları talep edilmektedir. Bu tür talepler karşısında sağlık raporlarını doktorlarımız ya da gerektiği durumda sağlık kurumlarımız veriyorlar.
Yukarıda saydığımız ve bunlara benzer ihtiyaç duyulan alanların yanında, bireylerin sağlıklarını kaybettikleri durumlarda da sağlık raporları talep edilmektedir. Bu tür raporlara ve özellikle sağlık sorunu yaşayanların alıp çalıştıkları kurumlara teslim ettikleri raporlara hiçbir sözüm olamaz. Bunlar ihtiyaçtır ve olması gerekiyor.
Yazının başlığında belirttiğim “SAĞLIK RAPORU ALMAK BU KADAR KOLAY OLMAMALI…” ifadesi suistimal edilen durumlar için geçerlidir. En sık başvuranlar ise özellikle çalıştıkları kuruma gitmek istemeyen kişiler ve sınava katılmak istemeyen öğrencilerdir. Özellikle bazı dönemlerde rapor enflasyonu yaşanabilmektedir.
Öğrencilerden vize, final ve benzeri sınavların olduğu tarihlerde raporlar gelmeye başlıyor. Öğrencilerin bir kısmı gerçekten hasta oldukları için bu yola başvururlar, bazı öğrenciler de sınav saatini kaçırır, ders çalışmaz ve benzeri durumlarda kolayca rapor alabiliyorlar. Öğrenciler için daha çok gençler, çocuk yaşta sayılırlar denilebilir ki dürüst olmak hayat ilkemiz olursa bunun da savunulacak bir yönü kalmaz.
Asıl mesele yetişkin bireylerin işe gitmemek için aldıkları gerçeği yansıtmayan sağlık raporları. Maalesef birçok kurumda bu tür raporlar nedeniyle iş ve işlemler sekteye uğramaktadır. Bu satırları okuyan yetkililer uygunsuz sağlık raporu almak mümkün değil, hatta “usule uygun verilmeyen ve gerçeği yansıtmayan raporlar sahte rapor sayılır. Sahte rapor sahte evrak düzenlemek gibidir. Kanunlara göre bu suçtur, cezası vardır.” diyebilirler. Ancak bu gerçeği değiştirmiyor.
Uygunsuz bazı raporlara örnekler verelim. Alınanlardan bir tanesinde teşhis olarak “Otitis media, tanımlanmamış; (J02) Akut faranjit” yazıyor. Rapor 24.12.2018 pazartesi günü için alınıyor. Aile hekimine gidilmiş, talep edilmiş ve alınmış. Bana göre hasta mı değil mi belirsiz, zaten raporda da tanımlanmamış yazıyor. Raporun gerçeği yansıtmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kişileri bildiğiniz zaman raporlar hakkında da yorum yapma şansınız oluyor. Demekki raporu alan kişi pazartesi günü görevine gitmek istemiyor. Bu ilk rapor olamaz, pazartesi günü için başka raporları ya da muayene belgesi mutlaka vardır.
Bir kişinin hem çalıştığı (farklı bir yer) hem da yaşadığı (farklı bir yer) yerleşim merkezlerinin dışından alınan bir rapor örneği yazacağım. Hastalık tanısı “fibromiyaliji, bel ağrısı” yazıyor. Açıkçası bu hastanın başka bir ilçeye gidip rapor aldığından da kuşkum var. Bir telefon bile sorunu çözmüş olabilir. Mutlaka aynı kişi yıl içerisinde birçok kez muayene giriş-çıkışı, doktor raporu almıştır.
Alınan raporlarda genelde “tanımlanmamış, faranjit, dorsalji, anksiyete, basur” gibi hastalık teşhisleri yer alıyor. İlginç hastalık tanıları da yok değil. Teşhise “hastalık” yazan doktorumuz da var, “okula/işe” ve benzeri gidememe tanısını yazan da var.
Raporların yanında hastanelere, aile hekimlerine başvurup muayene belgesi, acile giriş-çıkış belgesi gönderenler de var. Örneğin bir kişiye “kronik ağrı, diğer” ön tanısı konuluyor. Bu belgeyi de çalıştığı birime hemen gönderiyor, o gün işe gitmeme hakkını elde ediyor. Gönderdiği belge de doktor imzası var mı yok mu? Gerçekten ağrısı var mı? Bu kişinin mutlaka başka muayene belgesi, raporu vardır.
Yukarıda yazdığım örneklendirmeleri kendi kurduğum senaryo olarak düşünülmesin. Talebim rapor almak bu kadar basit olmamalı. Hasta olmayan kişilere hastalık tanısı koyarak belge verilmemeli. Eğer bir kişi uygunsuz bir rapor, belge istiyorsa mutlaka daha önce yapmış olabileceği, işe gitmek istemiyor olabileceği düşünülmelidir.
Uygunsuz sağlık raporları, gerçek olmayan tanıya verilen belgeler konusunda mevzuatlar çerçevesinde düzenlemeler yapılmalıdır. Yıl içerisinde bir çalışana heyet raporu hariç 40 gün rapor hakkı olması çok fazla. Bu yarıya düşürülmelidir. İstisnai durumlara karşı başka bir çözüm geliştirilebilir. Muayene belgelerinde hastane giriş çıkış, muayene bitiş, acile giriş-çıkış saatleri olmalıdır. Saatlerin olmaması suistimal ediliyor. Uygunsuz bir rapor karşısında hakem hastane uygulaması devreye girmelidir. Uygunsuz rapor alanlara karşı alınan yaptırım kararlarına idari mahkemeler daha dikkatli yaklaşmalıdır.