Türkiye ile Rusya arasında, sınırlarımızı ihlal eden bir Rus uçağının düşürülmesiyle büyük bir kriz ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın her ne kadar haklı olsak da krizi derinleştirmemek adına itidalli konuştuklarını biliyoruz. Ancak Putin kendince rest üzerine rest çekti ve çekmeye de devam ediyor.
Konunun siyasi boyutu bir yana, bu krizden en fazla etkilenen enerji ve tarım sektörü oldu. Herkes doğal gaz üzerine odaklanmışken, tarımsal ihracatımızın sekteye uğraması, dolayısıyla ürünlerimizin değerinde satılamaması sorunlar oluşturdu ve iki ülke arasındaki ilişkiler böyle devam ederse, kriz daha da derinleşecek. Bunun nedeni de Rusya’ya hatırı sayılır bir ihracatımızın olmasıdır.
Türkiye’de tarım sektörü, ayaküstü yapılan konuşmalardan çok daha önemlidir. Bunun bilinci ile konuşulmalı, ancak konuşmadan önce değerlendirmeler ve analizler iyice yapılmış olmalıdır.
Genelden özele doğru 2015 yılı Aralık aynın sonuna kadar bir yıllık ihracat rakamlarını inceleyecek olursak, 2015 yılı içerisinde 12 aylık dönemde toplam ihracat yaklaşık 133 milyar dolardır. İhracatçı birliklerinden muaf olarak yapılan yaklaşık 10 milyar dolarlık değeri de ekleyince, toplam ihracatımız 145 milyar dolara dayanıyor. Bu rakamlarda bir önceki yılın aynı dönemine göre %9’luk bir azalma söz konusudur.
Toplam ihracat içinde bütün tarımsal ürünlerin değeri ise 21 milyar dolar civarındadır. Bir önceki yıla göre bu alandaki azalma %8.5’dur. Tarım ürünleri ihracatı ve krizlerde ilk etkilenen sektör olan yaş sebze-meyve ihracatı ise 2 milyar dolardır. Azalma oranı bu alanda %13’dür.
Sınırlarımızı ihlal eden Rus uçağı düşürüldükten sonra, yani Aralık ayındaki ihracat miktarı toplam 11.5 milyar dolardır ve bir önceki aynı döneme azalma %12’dir.
İhracat rakamlarına yaşadığımız bölgeden bakacak olursak; Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri (BAİB)’nin rakamlarına göre son 12 ayda yaklaşık 1.5 milyar dolarlık bir ihracat söz konusu. Bu rakamda bir önceki yıla göre %12 azalma olmuştur. Aralık ayındaki azalma ise önceki yıla göre %17’ye yaklaşmıştır.
BAİB’in ihracat verileri, ihracat yapılan ülkeler bazında incelendiğinde en fazla ihraç Rusya Federasyonu’nadır. Bunu Çin, Almanya ve İran izliyor. Bütün ürün gruplarında son 12 ayda yapılan ihracat Rusya’ya %21, Almanya’ya %12 oranında azalırken, Çin’e (%22) ve İran’a (%42) yapılan ihracatta artış olmuştur.
Akdeniz Bölgesi ve tabiki Antalya özellikle yaş sebze ve meyve ihracatı ile öne çıkıyor. BAİB’nin rakamlarına göre 2015 yılında yaş sebze-meyve ihracatı 470 milyon dolardır ve azalma %13’dür.
Yaş sebze-meyve ihracatını Rusya’ya göre değerlendirildiğinde ise beklenilenin aksine 2015 yılında toplamda %3.5 oranında artma vardır. Uçağının düşürülmesine bağlı olarak hukuki düzenlemeler henüz yapılmadan, Rusya’da ithalat yapanlar mal depolamasına gitmişler, bu da bizim ihracatımıza biraz da olsa yansımıştır. Ancak Bulgaristan, Ukrayna ve Moldova ihracatlarında çok fazla düşüş yaşanmıştır. BAİB’den en fazla ihracat artışı İsrail’e gerçekleşmiştir ki bir önceki yıla göre artış % 23338 oranındadır.
Hem ülke hem de Akdeniz Bölgesi açısından yapılan ihracata bakıldığında son 12 ayda sürekli bir düşüşün olduğu görülüyor. Dünyadaki ekonomik durgunluk ve Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki gelişmelere göre bu durum şaşırtıcı değildir. Bu yazının odaklandığı Rusya krizinin tarım ürünlerine ve özellikle yaş sebze-meyve sektörüne etkisi incelendiğinde, sürpriz bir azalmanın olmadığını görüyorum.
BAİB verilerine göre 2015 yılı incelendiğinde bitkisel üretim içerisinde en fazla süs bitkileri ihracatı azalmıştır. Süs bitkilerinde azalma toplamda %67 iken, Rusya Federasyonu’na %99, Ukrayna’ya %96 olarak gerçekleşmiştir.
Yazıyı toparlayacak olursak, Kış mevsiminde olmamız ve ani bastıran kış koşulları nedeniyle krizden dolayı sebze fiyatları fazla etkilenmemiş, üreticilerimiz mağdur olmamıştır. Fakat, krizin asıl etkisi gerginliğin artması ve özellikle sıcaklıkların yükselmeye başlayacağı ilkbahar aylarından sonra kendini gösterecektir.
Rusya ile ihracatımızı etkileyecek boyutta kriz ilk defa yaşanmıyor ancak bu seferki kriz ve etkisi diğerlerinden farklıdır. Yaşananlar göstermiştir ki Türkiye’nin ihracat yaptığı ve bu ihracatın sürekliliğinin sağlandığı ülke yelpazesi arttırılmalıdır. Son günlerde bu tür çabaların olduğu ve sonuç alınmaya başladığı da görülmektedir. Bunu bir başka yazıda ele almayı planlıyorum.
Cenab-ı Allah yaptığınız işleri hayreylesin.