Bu yazının sebebi hafta sonu görevli olduğum ALES sınavında yaşadıklarımdır. Lütfen olayı büyüttüğümü düşünmek yerine çıkarılması gereken dersi düşünelim. ÖSYM tarafından yapılan sınavlardaki kuralların ne denli sıkı olduğunu Türkiye’de yaşayan birçok insan artık biliyor. Yeni ismiyle YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı)’na giren lise öğrencileri bile yürekleri kıpır kıpır atarken yaşadıkları yüksek heyecanlarına rağmen bu sınavların kurallarına uymakta tereddüt etmiyorlar.
Sınavların saati büyük tepki ve eleştiriler sonrasında 10:15 olarak değiştirildi. Öğrencilerin sınav salonlarına girebilme süreleri uzatıldı. Saat 10’dan sonra kimse sınav binasına alınmıyor, 10:15’den sonrada sınavın yapılacağı salona alınmıyor. Sınavın kuralları ÖSYM web adresi ve öğrencilere verilen giriş belgeleri dahil birçok yerde alenen ilan edilmiş durumda. Sınavlar da kameralar ile kayıt altına alınıyor.
ALES sınavına herhangi bir lisans programından mezun olmuş yüksek lisans, doktora ya da öğretim elamanı olmak isteyenler giriyor. Yani karşımızda mühendislik, hukuk, diş hekimliği, maliye, kamu yönetimi ve benzeri alanlarda mezun olmuş kişiler var. Başka bir ifadeyle belli bir eğitim düzeyinden geçmiş, kurallar ve kuralların amaçlarına vakıf kişiler.
Bu hatırlatmalardan sonra gelelim yaşanan olaya. Sınav salonuna 9:58’de bir bayan geliyor, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra yerine gözetmen iştiraki ile yönlendiriliyor. Bu kişi sağlık problemi olduğunu, bel fıtığı nedeniyle ağrılarının bulunduğunu, dolayısıyla sınav süresi bitmeden çıkabileceğini söyledi. Biz de ancak uygun süreler içerisinde çıkabileceğini, daha erken olursa da binadan çıkamayacağını, sınav sorumlusu nezaretinde süreyi beklemesi gerektiğini hatırlattık.
Bu kişi yerine geçti ve kısa süre sonra (10:00) sınav başlamadan salonun dışına çıkmak istediğini belirtti. Bu sırada sınav kuralları okunuyordu. Bu arada sınav salonunda yapılması gerekenler dakika dakika uygulama yönergesinde var ve buna göre işlemler yapılıyor. Salondan çıkma süresinin bittiği, salondan çıkarsa bir daha giremeyeceği söylendi. Sınav başlamadan 20 dakika öncesine kadar kişisel ihtiyaçlar için salondan çıkıldığı, daha sonra ise çıkılamadığı kuralı kendisine gösterilerek okundu.
Kamera kaydının yapıldığı salonda bu kişi ısrarla çıkma talebini iletmesine rağmen bu isteği karşılanmadı. Bu sırada salonları denetleyen sınav sorumlusu geldi ve aynı kuralı yeniden hatırlattı. Aynı kişi sınav başlamasına 2 dakika kalana kadar sürekli salon görevlilerine insanlıktan bahsederek sataşmalarda bulundu. Diğer öğrenciler ise kendisine kurala uyması gerektiğini hatırlatınca susmak durumunda kaldı. Sınav başladıktan sonra çıkılması gereken süreler içerisinde ki yaklaşık 2 saat sonra salondan ayrıldı. Yani keyfiyetten başka acil bir durumunun olmadığı ortadaydı. Evrakları teslim edip salondan ayrılırken de insanlığım için bana teşekkür ederek güya laf sokmuş oldu.
Bu olay vesilesiyle lise öğrencilerine değil; lisans mezunu, alanlarında meslek sahibi kişilere seslenmek istiyorum:
-Türkiyemizde herkes birilerinden şikayet eder ve sürekli bir düzensizlikten dem vurulur. Bu düzensizliğin gerçek sahipleri kimler? Yoksa biz yetişkinler miyiz?
-Eğer üniversite mezunu kişiler kurallara uymayacaksa kim uyacak? Köylü vatandaşlardan mı bekleyeceğiz?
-Üniversiteden mezun olan kişilerin bazıları ziraat mühendisi, bazıları doktor, bazıları diş hekimi, bazıları muhasebeci, mühendis, imam, din görevlisi olacaklar. Bazıları ise bir ilçeyi yöneten Kaymakam, daha sonraları belki bir Vali, hakim, savcı, müfettiş vb. görevlere gelecekler. Kuralsızlık içinde buralara gelenlerden kuralları uygulamasını nasıl bekleriz?
-Bu tür kişiler iş sahibi olmaktan tutunda, kendi kişisel çıkarları için bulundukları makamları da kullanabilir mi? Nasılsa alışmış olacaklar…
Bir sınav kuralından nasıl buralara gelindi diye eleştirmeden önce düşünelim. Kameranın önünde kendi rahatı için kuralı başkasından çiğnemesini bekleyen kişi, bizlerin yaşayacağı sıkıntıyı düşünmüyorsa, meslek yaşamında da düşünmez. Eğer sorununu ÖSYM’ye iletmiş olsaydı, mutlaka kendisine ÖSYM tarafından yardımcı olunurdu.
Ülkemiz koşullarında kendi rahatları için başkalarını düşünmeyenler hiç de az değil. Konuşmaya başladık mı Avrupa, Amerika hayranlıklarımız her yerimizden damlamaya başlıyor. O ülkelerdeki nizamın nedeni kurallara uymak. Çöp atmaktan, trafik kurallarına kadar her şey sistemleşmiş.
Türkiye’de başka ülkelerle kıyaslayıp şikayetlendiklerimizden kurtulmak istiyorsak önce kendimizi değiştirelim. Kendimizi değiştirmeden düzelmeyi beklemek hayalden başka bir şey değil. Kendimizi değiştirip insanlarımıza, kurumlarımıza velhasıl Devletimize karşı dürüst olursak, emin olun sorun kalmaz.