Geçtiğimiz hafta Finike, Kumluca ve Antalya’da yaşanan aşırı sağanak yağış, dolu ve oluşan hortumlar bazı vatandaşlarımızda can kayıplarına, yaralılara, evlerde, iş yerlerinde ve tarım alanlarda büyük zarara neden oldu. Yaşanan olumsuz hava koşullarından dolayı yetkililerin açıklamalarına göre Antalya’da yaklaşık 30 bin dekar tarım alanı büyük hasar görürken, bunun yaklaşık 5 bin dekarını örtüaltı alanları oluşturuyor.
Hortum nedeniyle bazı yerlerde seralar kullanılamaz hale gelirken, bahçelerde meyveler döküldü, ağaçlar ya kırıldı ya da yerinden söküldü. Yaşanan kötü olaylardan sonra “cana gelmesin mala gelsin” denir. Kesinlikle de doğrudur. Ancak yaşamın da bir şekilde sürmesi ve sürdürülmesi gerektiği için bazı önlemlerin alınması gerekiyor.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum. Antalya’da yaşanan bu olumsuz iklim koşulları ne ilktir, ne de son olacaktır. Şehrimizde yıllardır yaşayanların hayatımda görmedim, Antalya’da ilk defa oluyor demesi bana şaşırtıcı geliyor. Demekki bu kişiler yaşadıkları ortamdan, binadan, iş yerlerinden hiç dışarıya çıkmamışlar veya yaşadıkları bölgede neler oluyor hiç ilgilenmemişler.
Aslında tedbirlere rüzgarlara dayanıklılıkla başlamak gerekiyor. Örneğin Japonya’da saatte 200 km hızla esen rüzgarlara karşı tedbirler geliştirilmiş. Ülkemizde 80-100 km hız hasarlar oluşturuyor. Bazı bölgelerimizde bu önlemler konuşulmalıdır. Türkiye’nin meteorolojik alanlardaki deneyimi ve gelişimi ile sorunların büyük çoğunluğunu aşabiliriz.
Tarım alanlarında kötü koşullara karşı sigortalama önemli önlemlerden birisidir. Bazı çiftçilerimiz hala sigorta yaptırmıyorlar. TARSİM ürün sigortalama kapsamını her geçen yıl genişletiyor. En son yaşanan felaketi düşününce sel, dolu, yağış, hortum hepsi sigorta kapsamında yer alıyor. Sadece üreticilerimizin daha duyarlı olması gerekiyor.
Bu hafta başından itibaren kameralar ve gazete sayfaları hortum nedeniyle pazardaki sebzelerin fiyatlarına dikkat çekmeye başladılar. Biberde, domateste, nanede, soğanda ve bilumum sebze ve meyvede yaşanan fiyat artışları hemen hortuma bağlandı. Evet, Antalya Yaş Meyve ve Sebze Komisyocuları Derneği Başkanı Nevzat Akcan haberlere konu olan açıklamasında, meydana gelen zarar nedeniyle üretimde bir miktar düşüşün gerçekleşeceğini söylüyor. Zarar gören alana bakınca üretimde azalma olacağını söyleyebiliriz. Ancak fiyat yüksekliğini sadece hortuma bağlamak çok doğru değil. Artışa yol açan başka sebepler de var.
Son 20 gündür Antalya sahil kesiminde birkaç gün hariç neredeyse hiç güneşi göremedik, sürekli yağmur yağdı. Yağmurdan öncede sıcaklıkları ideal derecelerin altındaydı. Bilelim ki güneş yoksa, havalar soğuksa ürün az, kalite düşük demektir. Yağmur varsa seralarda ve meyve bahçelerinde nem vardır. Aşırı nem hastalık demektir. Seralardaki domates, biber, patlıcan, hıyar ve benzeri sebzelerde başta kurşuni küf olmak üzere değişik fungal etmenler meyve kayıplarına yol açıyor.
Bunları açıklamamın sebebi fiyatlar dolayısıyla tarım sektörü üzerinde yanlış algının önüne geçmeye çalışmaktır. Yanlış algı dönüyor, dolaşıyor çiftçilerimize zarar veriyor. Örneğin fiyatlar yüksek denilince Hal Yasası yeniden tartışılmaya başladı bile. Çıkarılmaya çalışılan yeni yasadaki eksiklikler başta Antalya olmak üzere üretim bölgelerinden gelecek öneriler doğrultusunda düzeltilmelidir.
“YENİ HAL YASASI ÜRETİCİLERİ DÜŞÜNÜYOR MU?” başlıklı yazımda aktardığım şu ifademi tekrar ediyorum: “21 maddede toplanan taslak okunduğu zaman aceleye gelen kısımlar olduğu, sebze-meyve ve bu taslakta devreye giren diğer ürünlerin ticaretiyle ilgili sorunları gidermeyeceği, hatta yeni sorunlar oluşturabileceği, yasanın anlaşılması ve uygulamada yerleşmesi için zamana ihtiyaç olduğu görülüyor.”
Aynı yazıda yer verdiğim Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in Kumluca’da yaptığı açıklamada “Bu yasa çalışması komisyoncu ve tüccarlarımızda önemli bir rahatsızlığa neden oldu. Antalya Hali bir tüketici hali değil, bir üretici hali. Bu Antalya için söz konusu değil ama bütün haller tüketici hali gibi düşünülmüş. Bizim komisyoncumuz üreticinin kasasıdır." diyor.
Pazar fiyatlarını merkeze alıp çalışan Toptancı Hal Sistemini bozmak yerine, özellikle fiyatların yükselmesine neden olan sebepleri irdeleyerek çözüm üretilmelidir.